Sayfalar

11 Şubat 2014 Salı

Kıbrıs Müzakerelerinde Kritik Hususlar


Kıbrıs’ta taraflar arasında çözüm için müzakereler; 2 yıllık aranın ardından Türk ve Rum tarafının müzakerelerin devamı için hazırlanan ortak açıklama metninde uzlaşmaya varmasıyla birlikte dün ara bölgede yeniden başladı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun’ın Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim’ın gözetiminde Lefkoşa Uluslararası Havaalanı yakınındaki ara bölgede bulunan BM Konferans Merkezi’nde yapılan görüşmelerin ilk günü olumlu bir havayla sona erdi. Görüşmelerde Kıbrıs Türk tarafı Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu, müzakereci Doç. Dr. Kudret Özersay, Danışmanlık ve Siyasi İşler Müdürü Güneş Onar ve diğer heyet üyelerinden oluşuyor. Rum tarafında ise Rum lider Nikos Anastasiadis, müzakereci Andreas Mavroyannis, Başkanlık Diplomasi Ofisi Müdürü Nikos Kristodulides ve Dışişleri Bakanlığı ile Başkanlık Diplomasi Ofisi görevlileri yer alıyorlar.[1] Görüşmenin ardından açıklama yapan Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, ilk günkü görüşmelerin ardından “iyi bir başlangıç” ifadesini kullandı.[2] Adadaki bir diğer önemli aktör olan İngiltere’nin Başbakanı David Cameron da müzakerelerin başladığı gün yaptığı açıklamayla ülkesinin sürece verdiği desteği açıkça belli etti.[3] KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ise Rum lider Anastasiadis ve ekibiyle çok samimi bir ortamda görüşmelere başladıklarını ifade ederek, Rum tarafında bir lider değişikliği olduğunu ancak sürecin kaldığı yerden devam ettiğini belirtti.[4]
İlk gün yaşanan bu pozitif havayı gerçekçi kılan bazı unsurlar hakikaten mevcut. Zira 1959’dan beri daha çok bir siyasal sorun olarak görülen Kıbrıs meselesi, bu defa siyasetin yanında ekonomi ve enerji politikalarının verdiği yeni bir güçle ele alınıyor. Konunun doğrudan tarafları olan Türkiye ve Yunanistan da sürece açıkça destek veren bir pozisyon alıyorlar.[5] Ayrıca sürece Amerika Birleşik Devletleri’nin verdiği güçlü destek, ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya’dan Sorumlu Müsteşarı Victoria Nuland’ın kısa süre önce gerçekleştirdiği temaslarla bir kez daha görülmüştü.[6] AB’den gelen tepkiler de cesaret verici. Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso ile Avrupa Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy dün yaptıkları açıklamalarda Kıbrıs’ta yeniden başlayan görüşmesi süreci ile ortak açıklama metnini memnuniyetle karşıladıklarını açıkladılar.[7] Bölgenin önemli ülkelerinden İsrail’in de sürece verdiği destek biliniyor.[8] Kendi enerji yollarına alternatif yeni bir hattın oluşacak olması nedeniyle bu sürece tepki vermesi beklenebilecek Rusya Federasyonu’nun ise, şu sıralar daha çok Soçi Kış Olimpiyatları ve Ukrayna gündemiyle ilgilendiği ve sürece ilkesel olarak karşı çıkmadığı görülüyor. Bu durumda tüm önemli aktörlerin çözüm yanlısı ya da en azından çözüm karşıtı olmaması, bu defa çözüm şansını ciddi oranda arttırıyor. Star Gazetesi’nden Mensur Akgün’e göre de Kıbrıs’ta durum “bu sefer ciddi” ve müzakereler çok kısa süre içerisinde başarıyla tamamlanabilir.[9]
Ancak müzakerelerde ciddi sorun yaratabilecek ve ortak metinde yer verilmeyen birçok konu da mevcut. Kıbrıslı bazı bürokratlarla yaptığım görüşmelerin ardından bu konuları sizler için özetlemek isterim.
1. 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nden Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmalar Merkezi Başkanı Gözde Kılıç Yaşın’ın dikkat çektiği bir husus; Annan Planı’nda “bakir doğum” (virgin birth) yeni bir devletten söz edilmesine karşın, yeni açıklanan ortak metinde bu konuda bir ibareye yer verilmemesi.[10] Hakikaten uzmanlar 2004 tarihli Annan Planı’nda yeni bir devlet olup olmadığına ilişkin “yapıcı belirsizlik” (constructive ambiguity) olgusunun öne çıkarıldığını ve “new state of affairs”ten bahsedildiğini belirtiyorlar. Bu noktada Türk tarafı yeni süreçte “bakir doğum” devlet çizgisinden geri adım atmışa benziyor. Burada Türk tarafının geri adımında etkili olan unsurun, “bakir doğum” devlet durumunda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yeniden uluslararası kuruluşlara üyelik gerçekleştirecek olması ve KKTC’nin Avrupa Birliği uyum sürecine tam anlamıyla hazır olmayışı olduğu belirtilebilir.
2. Diğer bir önemli sorun, ortak metinde garantörlük, veto hakkı vesaire hiçbir unsur belirtilmemiş olması. Ancak bu noktada Kıbrıs Türk tarafının istediği zaten, garantiler ve toprak hususlarının anlaşmanın sonlandırılmasına yakın bir dönemde diğer garantör ülkelerin mevcut olduğu (Türkiye, İngiltere ve Yunanistan) bir uluslararası zirvede ele alınması ve orada görüşülüp sonlandırılmasıdır.
3. Diğer bir önemli sorun Türk tarafının isteğine rağmen müzakerelerin bir takvim şartına bağlanmamış olmasıdır. Yaşın’a göre Türk tarafının iki yıldır masaya koymaya çalıştığı takvim ve hakemlik kartlarının devre dışı bırakılmış olması, Türkiye’nin “görüşmeler ilânihaye süremez” tezinden vazgeçtiğini ve geri adım attığını gösteriyor.[11] Bu noktada Rumlar, Türkiye’nin üçüncü tarafları özellikle de BM’yi etkilemede diplomatik gücünün kat ve kat daha fazla olduğunun farkında oldukları için çok katı davranıyorlar. Bu konuda daha önce Mehmet Ali Talat-Dimitris Hristofyas görüşmelerinde de Kıbrıs Türk tarafı geri adım atmıştı.Bu konuda daha önce Mehmet Ali Talat-Dimitris Hristofyas görüşmelerinde de Kıbrıs Türk tarafı geri adım atmıştı.
4. Müzakere masasında ise en sorunlu alanlar olarak yönetim ve güç paylaşımı, ekonomi, AB konuları, mülkiyet, garantiler ve toprak konuları gözüküyor.
A-) Bu başlıklardan ekonomi ve AB konuları tamamlanmış gibi duruyor ve ufukta ciddi bir sıkıntı görünmüyor. Sadece AB başlığında çözüm parametrelerinin AB iç hukukuna aktarılması konusu biraz zaman alabilir. Rumlar, AB’ye katılım antlaşmalarının 10. protokolünün 4. maddesinin buna cevaz verdiğini iddia ediyorlar. Kıbrıs Türk tarafı ise, 4. madde ışığında Konsey tarafından alınacak bir kararın, AB mahkemeleri tarafından sorgulanabilecek olması ihtimali üzerinde duruyor. Bu durumda anlaşmada elde edilecek bazı deregasyonların (Rumların kuzeyde mülk edinme ve yerleşme haklarına getirilecek kalıcı kısıtlamalar gibi) AB mahkemelerince iptal edilmesi gündeme gelebilir. Bu nedenle Kıbrıs Türk tarafı yeni bir protokol hazırlanarak, tüm AB üye ülkelerince onaylanması suretiyle AB’nin birincil hukuku olması konusunda diretiyor.
B-) Yönetim ve güç paylaşımındaki esas sorun, yürütmenin seçilmesi konusunda. Zamanında Hristofyas daha demokratik olan dönüşümlü Başkanlık sistemini öngörmüştü. Ancak burada da çapraz oy şartı konulmuştu. Çapraz oyda Rum adayın oyunun % 10’u Türklerden, aynı şekilde Türk adayın oyunun % 10’u da Rumlardan gelecekti. Ancak Anastasiadis bir Türk Başkana karşı olduğunu açıklamıştır. Türk tarafı da çapraz oy önerisine soğuk yaklaşıyor. Zira 1960 anlaşmalarındaki temel prensip Türkler Türkleri, Rumlar da Rumları seçer şeklindedir. Görüşmeler sonucunda muhtemelen 1960’taki düzenleme aynen devam edecek ve Rum başkan, Türk Başkan Yardımcısı esası kabul görecek. Oysa bu açıkça ırkçı bir uygulamadır ve demokratik olduğu iddia edilen AB kriterleriyle örtüşmesi düşünülemez.
C-) Mülkiyet konusunda Rumlar, son kararın esas sahipler dedikleri Rumlar tarafından verilmesini istiyorlar. Ancak kuzeydeki mülk sahipliğinin % 80’inin Rum olduğu düşünüldüğünde, eğer Rumlar tüm mülklerini talep ederlerse günün sonunda kuzey kurucu devletinin büyük çoğunluğuna onların sahip olması gündeme gelecektir. Türk tarafı önceden belirlenmiş bir oranda Rumların mülklerini geri almasına karşı çıkmıyor, ancak bunun tüm mallara geçerli olmasına itiraz ediyor. Rumlar ise en baştan beri “tüm göçmenler geri dönecek” diye bir prensip belirledikleri için, bu konunun nasıl çözüme kavuşacağı meçhul ve görüşmelerde en büyük sıkıntıyı bu konu yaratacak.
D-) Toprak konusu ile ilgili olarak ise Rumlar, Annan Planı’ndaki ayarlamalara ek olarak Karpaz yarımadasını da istiyorlar. Annan Planı’na “hayır” diyen taraf olan Rumların bu tavrı gösterebilmesini sağlayan elbette Avrupa Birliği’nin geçmişte ve günümüzde hala Türkiye ve Kıbrıslı Türklere açık çifte standart politikalar uygulamalarıdır. Türkiye’nin KKTC’nin arkasında son dönemde yeterince güçlü duramaması da kuşkusuz Rumları cesaretlendirmektedir.
E-) Garantiler ile ilgili olarak da, Rumlarla Türklerin tamamen zıt görüşleri olduğu ve bu konunun da görüşmeleri kilitleyebileceği belirtilmeli. Rumlar garantilerin kalmasına kesinlikle karşı, Türkler ise kalmasını istiyorlar. Bu da ancak uluslararası bir konferansta tüm ilgili tarafların bulunacağı bir ortamda çözülebilir – ki bunun olması da o kadar kolay gözükmüyor.
5. Her iki taraf açısından iç politika açısından bakıldığında da ciddi riskler görmek mümkün. Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in partisi DISY, koalisyon ortağı DIKO’yu kaybetti kaybedecek durumda. DIKO’nun en az babası Tasos Papadopulos kadar milliyetçi ve bir o kadar da ihtiraslı genç lideri Nicolas Papadopulos barış görüşmelerine karşı çıkıyor. İşin kötüsü Papadopoulos yalnız da değil; seçimler sırasında Anastasiadis’e destek veren küçük partilerin hemen hepsi ortak metne karşı olduklarını beyan ediyorlar.[12] Neyse ki ana muhalefet partisi AKEL süreci destekliyor. Türk tarafında da iktidardaki CTP’nin pozitif tavrına karşın, koalisyon ortağı DP ve ana muhalefet partisi UBP’de süreç konusunda o kadar da istekli olmadığı anlaşılan isimler hayli fazla. Bu nedenle süreçte krizler yaşandıkça bu durum iki tarafın iç siyasetinde de sorunlar yaratacaktır.
Görüldüğü üzere Kıbrıs sorununda olumlu havanın yanında sorun yaratabilecek hala birçok konu bulunmakta. 2000’lerden beri çözüm konusunda daha istekli taraf olan Türklerin, Annan Planı sonrasında Avrupa Birliği’nden yenilen kazığa rağmen daha fazla geri adım atmaları rasyonellik ilkesiyle bağdaşmayacaktır. Bu nedenle çözüme destek vermek ya da engel olmak daha çok Rumların elinde gibi gözükmektedir. Rumlar gerçekten adil bir çözüm geliştirmek ve bu sorunu tarihe gömmek isterlerse, kaprislerinden ve ayrımcı tutumlarından (Türk Başkan olamaz vs.) vazgeçerek, Kıbrıs’ı bir barış adası haline getirebilirler. Ancak bu sorunun devamından yana karar alırlarsa, müzakerelerdeki abartılı istekleri nedeniyle barış umutlarını kısa sürede söndürüp, mevcut durumu kalıcı hale de getirebilirler. Böyle bir durumda ise, Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin yeni stratejilerine herkes hazırlıklı olmalıdır…

Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

[1] “Görüşmeler bugün başlıyor”, Kıbrıs Gazetesi, Erişim Tarihi: 11.02.2014, Erişim Adresi:http://www.kibrisgazetesi.com/?p=11368.
[2] “Anastasiadis: ‘İyi bir başlangıç’”, Kıbrıs Postası, Erişim Tarihi: 11.02.2014, Erişim Adresi:http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/58/news/125968/PageName/GUNEY_KIBRIS.
[3] “Cameron, görüşmelerin yeniden başlamasını selamladı”, Kıbrıs Postası, Erişim Tarihi: 11.02.2014, Erişim Adresi:http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/35/news/125971/PageName/KIBRIS_HABERLERI.
[4] “Eroğlu: ‘Ortak açıklama soyut ifadeler içeriyor’”, Kıbrıs Postası, Erişim Tarihi: 11.02.2014, Erişim Adresi: http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/35/news/125965/PageName/KIBRIS_HABERLERI.
[5] “Ankara pushing ahead, ‘deadlock no alternative’”, CyprusMail, Erişim Tarihi: 11.02.2014, Erişim Adresi:http://cyprus-mail.com/2014/02/11/ankara-pushing-ahead-deadlock-no-alternative/.
[6] Örmeci, Ozan (2014), “Kıbrıs’ta Hareketli Günler”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 11.02.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/kibrista-hareketli-gunler/.
[7] “Barroso ve Van Rompuy’dan Kıbrıs müzakerelerine destek açıklaması”, Kıbrıs Postası, Erişim Tarihi: 11.02.2014, Erişim Adresi:http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/35/news/125969/PageName/KIBRIS_HABERLERI.
[8] “Cyprus to open fresh peace talks”, Financial Times, Erişim Tarihi: 11.02.2014, Erişim Adresi:http://www.ft.com/intl/cms/s/0/d92d7200-9278-11e3-9e43-00144feab7de.html#axzz2t32cUVz0.
[9] Akgün, Mensur (2014), “Bu sefer Kıbrıs’ta iş ciddi”, Star, Erişim Tarihi: 11.02.2014, Erişim Adresi:http://haber.stargazete.com/yazar/bu-sefer-kibrista-is-ciddi/yazi-841420.
[10] “Kıbrıs Barış Müzakerelerine Uzman Bakışı”, Türksam, Erişim Tarihi: 11.02.2014, Erişim Adresi:http://www.turksam.org/tr/haberin-yorumu-detay/918-kibris-baris-muzakerelerine-uzman-bakisi.
[11] “Kıbrıs Barış Müzakerelerine Uzman Bakışı”, Türksam, Erişim Tarihi: 11.02.2014, Erişim Adresi:http://www.turksam.org/tr/haberin-yorumu-detay/918-kibris-baris-muzakerelerine-uzman-bakisi.
[12] Akgün, Mensur (2014), “Bu sefer Kıbrıs’ta iş ciddi”, Star, Erişim Tarihi: 11.02.2014, Erişim Adresi:http://haber.stargazete.com/yazar/bu-sefer-kibrista-is-ciddi/yazi-841420.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder