KURULUŞ
15. yüzyılın sonlarında keşfedilen Yeni
Dünya’nın kaderi, 17. yüzyılda İngiltere’de Stuart hanedanının iş başına gelmesiyle
başlayan yoğun İngiliz göçü ile değişmeye başladı. İlk İngiliz kolonisi
Virginia 1607’de kurulmaya başlandı ve 1624’te resmen koloni oldu. Birçok yeni
koloni peşi sıra kurulmaya başlandı. Bu koloniler büyük ölçüde doğrudan
demokrasi yöntemleriyle yönetilen küçük birer cumhuriyet
görünümündeydiler. Koloniler bu özgürlük
ortamında hızla geliştiler ve ekonomik olarak güçlendiler. Aynı yıllarda
ekonomik ve siyasal güçlükler geçen İngiltere Amerika’daki kolonilerine vergi
yoluyla güçlükler çıkarınca halkın İngiliz yönetimine tepkisi baş gösterdi.
Çekişmeler kısa sürede çatışmaya dönüştü ve Boston Tea Party adlı olayda (1773)
İngiliz askerleri denize döküldü. İngiltere bu olaya şiddetle karşılık verdi ve
daha ağır yasalar çıkararak halka karşı zulme başladı. Massachusetts direnmeye
karar verdi ve milis toplamaya başladı. 5 Eylül 1774’te 12 koloninin (Georgia
katılmadı) temsilcileri Philadelphia’da toplantılar ve böylece ilk Kongre
doğdu. Bu ilk Kongre’de Amerikalılar vergi yükümlülerinin haklarına ilişkin bir
bildirge kabul ettiler. 10 Mayıs 1775’te ikinci Kongre’ye bu defa 13 koloni de
temsilci gönderdi. Bu kongrede önemli kararlar alındı ve ortak bir ordu kurulmaya
girişildi. George Washington başkomutanlığa getirildi. En önemlisi de 4 Temmuz
1776’da Bağımsızlık Bildirgesi kabul edildi. Demokrasi açısından önemli bu
tarihi Amerikalılar ulusal bayram olarak kabul ederler. Bu bildirge ile ilk kez
insan hakları kavramı resmi bir belgede ortaya kondu ve insanların eşit olduğu
kabul edildi. İkinci Kongre ayrıca 13 koloni arasındaki birliğin ilk adımı
olarak konfederasyonu gerçekleştirdi. Koloniler (devletler) bağımsızlıklarını
korudu ama Kongre dış ilişkilerde yetkili oldu. Kongre’nin yanında koloniler
kendi içlerinde de genelde çift meclisli demokratik yapılar kurdular. Bu sırada
İngilizlere karşı savaş sürüyordu. 1783’te İngilizler yenildi ve İngiltere 13
ayrı koloninin bağımsızlığını tanıdı. Koloniler 1787’de Kurucu Meclis
(Convention) olarak toplandı. George Washington 30 Nisan 1789’da ant içerek
ABD’nin ilk Başkanı olarak göreve başladı.
Bu biçimde kurulan ABD, bir asır içerisinde
dünyanın süper gücü oldu ve savaş ve satın alma yoluyla iyice büyüdü. 1861-1865
yılları arasında Kuzey-Güney rekabeti iç savaşa dönüştü ve ABD bölünmenin
eşiğinden döndü. Sonrasında güçlenmesine hızla devam etti. Bugün ABD 50
eyaleti, 9.372.606 kilometrekarelik yüzölçümü, 300 milyon nüfusu ile dünyanın
süper gücüdür.
ANAYASAL DÜZENLEMELER
Amerikan anayasasının kaynağı bugün dünyadaki
en eski anayasaya olan 17 Eylül 1787 Anayasası’dır. Topu topu 7 maddeden oluşan
bu anayasanın ilk 3 maddesi yasama-yürütme-yargı güçleriyle alakalı, 4. madde
merkez-eyalet ilişkileriyle ilgilidir. 5. madde anayasayı değiştirme yöntemini
belirtir. 6. madde borçların ödenmesini ve anayasanın üstünlüğünü, 7. madde ise
anayasanın onaylanmasını düzenler. Amerikan anayasası bugüne kadar 27 kez
değişikliğe uğramıştır. Değişiklikler
anayasanın sonuna eklenir ve sıra sayılarıyla anılır. 5. Amendment (Değişiklik)
gibi. İlk 10 tarihi değişikliğe Amerikalılar Bill of Rights adını vermiştir. Amerikan
anayasasında federal ya da federalizm sözcüğü geçmez ancak ABD federal bir
devlettir ve eyaletlerin bazı alanlarda kendi egemenlikleri söz konusudur. Anayasanın
4. maddesine göre eyaletler birbirlerinin resmi belgelerini geçerli sayar ve
bir eyaletten kaçan sanık kaçtığı eyalete geri verilir. Hiçbir eyalet kendi
onayı olmadan bölünmeyecek, kendi topraklarında yeni bir eyalet kurulmayacak,
başka bir eyaletle birleştirilmeyecektir. Birlik her eyaleti istilaya ve iç
karışıklıklara karşı koruyacak.
ABD sisteminde Kongre’nin yetkileri
şunlardır;
1-) Vergi koymak
2-) ABD adına borçlanmak
3-) İç ve dış ticareti düzenlemek
4-) Yurttaşlık kurallarını koymak
5-) Para basmak ve değerini belirlemek
6-) Posta işlerini düzenlemek
7-) Telif haklarını düzenlemek
8-) Mahkemeler kurmak
9-) Açık deniz suçlarını tanımlamak ve
cezalandırmak
10-) Savaş ilan etmek
11-) Deniz ve kara kuvvetleri oluşturmak
12-) Birlik yasalarını uygulatmak için milis
kurmak
13-) Anayasa’nın verdiği öteki yetkileri
kullanmak.
Federal devlete ait olan yetkilerin bir
bölümü tekel niteliğindedir;
1-) Dış ilişkileri yürütmek
2-) Bütün ülkeyi kapsayacak düzenlemeler
yapmak
3-) Yeni eyaletler kabul etmek.
Bir bölümü ise birlik yasalarına aykırı
olmamak koşuluyla eyaletlere de aittir;
1-) Eyalet içinde cumhuriyetçiliğe aykırı
olmayacak şekilde istediği gibi kurumlaşmak.
2-) Eyalet içinde uygun gördüğü ticari,
yönetsel vs. düzenlemeleri yapmak.
Ayrıca Amerikan sisteminde Yüce Mahkeme
yasaların anayasaya uygunluğunu denetler. 1803’teki Marbury vs. Madison
davasıyla bu yetki Yüce Mahkeme’ye geçmiştir. Anayasayı değiştirmek için iki
alternatif yol vardır;
A-) Kongre’yi oluşturan iki meclisin ayrı
ayrı üye tamsayısının üçte ikisinin oyu ile
B-) Eyalet yasama organlarının üçte ikisinin
isteğiyle toplanacak olan bir kurucu meclisin kararı ile.
Şimdiye kadar yalnızca birinci yolla
değişiklikler yapılmıştır.
YASAMA: KONGRE
ABD’nin yasama organı Kongre’dir. Tarihsel nedenlerle
aynı adı taşısa da, bu organın konfederasyon döneminin ortak karar organı ile
bir ilgisi yoktur. ABD Kongresi 2
meclisten oluşur; Temsilciler Meclisi ve Senato. Temsilciler Meclisi’ne
seçilebilme koşulları; 25 yaş, 7 yıllık ABD yurttaşlığı, aday olunan eyalette
oturmadır. Senato’ya seçilebilme koşulları; 30 yaş, 9 yıllık ABD yurttaşlığı,
aday olunan eyalette oturmadır. Temsilciler 2 yılda bir toptan, Senatörler 2
yılda bir 1/3 oranında yenileniyorlar. Temsilcilerin sayısı 1929’da yasa ile
donduruldu: 435. Her 10 yılda bir yapılan nüfus sayımlarına göre üyelikler
eyaletler arasında yeniden dağıtılıyor. Bu nedenle eyaletler arası kaymalar
olabilir. Ama her eyalet en az 1 temsilci bulundurmak zorundadır. Ayrıca
Temsilciler Meclisi’nde genel kurulda oy kullanmayan, buna karşılık
komisyonlarda oy hakkı bulunan 5 delege vardır; Columbia bölgesi, Samoa, Virgin
Adaları ve Guam’dan 2 yıllığına seçilen birer temsilci ile, Porto Riko’dan 4
yıllığına seçilen bir temsilci. Senato’da ise eşit temsil kuralı geçerlidir ve
her eyaletten 2 temsilci vardır. Senatör sayısı bu nedenle 100’dür. Bu federal
sistemin bir gereğidir ve Kaliforniya’dan 65 kat daha az nüfusu olan Wyoming’le
eşit oy hakkının olmaları sonucuna yol açar. Anayasa seçim yöntemini eyaletlere
bırakmıştır. Ancak Kongre’nin bu alanda genel düzenlemeler yapabileceğini de
belirtmiştir. Kongre en son 1929’da çıkardığı bir yasayla Temsilcilerin tek
oylamalı (turlu), dar bölge, çoğunluk yöntemiyle seçilebileceklerini öngördü. Temsilciler
Meclisi Başkanı İngiltere’de olduğu gibi Speaker diye adlandırılıyor. Speaker’ın
geniş yetkileri var; söz veriyor, çoğunluk olup olmadığına karar veriyor, oy
eşitliğinde kararı belirliyor, yasa önerilerini komisyonlara dağıtıyor,
değişiklik önergelerinin konuyla ilgili ya da ilgisiz olduğunu kararlaştırıyor,
geçici komisyon üyelerini ve Senato ile anlaşmaya varılamayan konuları çözecek
olan komisyon üyelerini belirliyor. Senato Başkanı ise önemsiz.
Meclislerde 4 tür komisyon var;
1-) Standing Committees: Sürekli komisyonlar.
2000’de Temsilciler Meclisi’nde 19, Senato’da 17 tane vardı. Bu sayılar sık sık
değişmiyor. Ancak alt komisyonlar sıklıkla kurulabiliyor. Komisyonlar tüzel
olarak eşit ama uygulamada bazıları daha önemli ve güçlü. Senato’nun Foreign
Relations (Dış İlişkiler) Komisyonu Vietnam Savaşı dönemi çok etkiliydi.
2-) Conference Committee: Bunlar 2 meclis
arasındaki görüş ayrılıklarını çözmek için genellikle birkaç günlüğüne kurulan
geçici komisyonlardır. Ama sorunları
çözdüklerinden önemlidirler.
3-) Select (Special) Committees: Kendi
konularında araştırma yapan ve 2 yılda bir yenilenen geçici komisyonlar.
4-) Joint Committees: 2 meclisten eşit sayıda
üyeyle kurulur. Kongre’nin ortak birtakım yönetsel işlerinden sorumludur.
Örneğin yasama belgelerinin basılması, kitaplığın yönetimi vs.
Her mecliste partilerin grup önderleri var ve
bunlar grup tarafından seçiliyor. Temsilciler Meclisi’ndeki çoğunluk önderi
Speaker da oluyor. Ancak parti disiplini zayıf ve genelde bireyler parti
görüşlerinden bağımsız hareket edebiliyorlar. Kongre üyelerinin yararlandığı
Library of Congress, General Accounting Office, Office of Technology
Assessment, Congressional Budget Office, Government Printing Office gibi
kurumlar var.
Yasama yetkisi Kongre’nin elinde ve hükümeti
etkilemek adına Kongre’nin güçlü silahları var. Ancak hükümeti düşürebilmek bir
yana, genel kurulda bir bakanın sorgulanması bile olanaklı değil. Kağıt
üzerinde 2 meclisin yetkileri eşit ama Senato’nun önemli atamalarda ve
uluslararası antlaşmalarda kendine özgü yetkileri var. Bun karşılık,
Temsilciler Meclisi de önemli yasaları öncelikle inceleme hakkına sahip. Senato
aslında anayasa hazırlanırken 2. ve daha zayıf meclis olarak düşünülmüş ve
pratikte Senato Temsilciler Meclisi’nin üzerinde. Yasa önerme yetkisi sadece
Kongre üyelerine ait. Başkanın ya da bakanların böyle bir yetkisi yok.
Uygulamada yürütme kendine yakın Kongre üyeleri aracılığıyla yasa önerisinde
bulunuyor. Bir önerinin yasalaşması için önce 2 meclisten de onay alması, sonra
da Başkan tarafından onaylanması gerekli.
Kongre her istediği alanda yasa çıkaramaz.
Anayasa bunu sınırlandırmıştır. Açıkça sayılmış konular dışında yasa yapılmak
istendiğinde bunun anayasanın şu ya da bu hükmüyle bir bağ kurularak yapılması
gerekir. Kongre’ye sunulan yasa önerilerinin çok büyük çoğunluğu sonuçlanmaz.
Yasalar öneri sahibinin adıyla anılıyor. Öneri reddedilse bile bir düşüncenin
tanıtımı ve ilk adımı olabiliyor. Önerilerin (bill) yasalaşma sürecinde
komisyonların ağırlığı belirleyici. Önerilerin onda dokuzu bu aşamada ölüyor.
Komisyon Başkanları bu aşamada çok önemli zira alt komisyonları belirleme
yetkisine sahipler. Komisyon çalışmasının en önemli aşaması hearing’ler (görüş
almalar). Bunlar kamuya açık. Hearing’lerden sonra öneri metni tartışmalar
sonucu yeniden kaleme alınıyor. Yazanağın (raporun) yazıldığı bu aşamaya
“mark-up session” deniyor. Yazanak çok önemli çünkü ilk öneri, komisyonda kabul
edilen değişiklikler, mevzuatta ortaya çıkacak sonuçlar bütün ayrıntılarıyla
ortaya konuyor. Temsilciler Meclisi’nde bu aşamada öneri ile yazanak Rules
Committee’ye gönderilir. Gündemi bu
komisyon belirlediği için beğenmediği önerilerin genel kurula gelişini
rahatlıkla engelleyebilir. Bir meclisin genel kurulunda kabul edilen öneri
öteki meclise gönderilir. Öteki mecliste de aynı süreç geçerlidir. Sıkça olduğu
üzere anlaşamazlık çıkarsa bir Conference Committee kurulur. Komisyonun
anlaşmaya vardığı metnin genel kurullarda değiştirilmesi imkansızdır. Ya
reddedilir ya da olduğu gibi kabul edilir. İki meclisten onay çıktıktan sonra
yasa Başkanın önüne gelir. Başkanın onay vermek için 10 günlük bir süresi
vardır. 10 gün içinde bir işlem yapmazsa, yasa kendiliğinden yürürlüğe girer. Başkan
yasayı veto da edebilir. Başkanın vetosu durumunda bu yasanın yürürlüğe girmesi
için her iki mecliste de bu defa üçte iki çoğunluğa ulaşması gerekir. Ayrıca
toplantı yılının bitimine 10 günden az kala gönderilen yasaları Başkan
onaylamazsa buna “cep vetosu” denir ve yasa süre bitimiyle kadük olur.
Kongre’yi oluşturan meclislerin gündemlerine
“calendar” denir. Temsilciler Meclisi’nde 6 çeşit, Senato’da ise 2 çeşit gündem
vardır. - Temsilciler Meclisi gündem çeşitleri; Union calendar, House calendar,
Private calendar, Consent calendar, Calendar Wednesday ve Discharge calendar. Senato’nun
gündem çeşitleri ise; Executive calendar ve Calendar of business’tır. Her iki
mecliste de kararlar salt çoğunlukla alınıyor. Eskiden bütçe hazırlama yetkisi
Kongre’ye aitken artık Başkanlar bu görevi üstleniyor. Anayasaya göre savaş
ilan etme yetkisi Kongre’ye ait olmasına karşın genelde Başkanlar ilansız savaş
yoluna gidiyorlar. Meclislerin aldığı kararlar bağlayıcılık derecelerine göre
üçe ayrılıyor;
1-) Simple: Bunlar ayrı ayrı her meclisin
kendi işlerine ilişkin aldığı kararlar. Yalnızca ilgisi meclisi bağlıyor.
2-)
Concurrent: Burada 2 meclis her ikisini ilgilendiren işler için aynı
metin üzerinde oy veriyor. Bunlar genellikle Kongre’nin yönetim işlerine ya da
usule ilişkin konular.
3-) Joint: Bunlar yalnızca meclisleri değil,
üçüncü kişileri de etkileyen yasa benzeri kararlar. Bu nedenle Başkanın onayı
gerekiyor.
Kongre’nin çok önemli bir başka yetkisi de
impeachment (Başkanın ya da diğer sivil görevlilerin yargılanması). Bu durum
için ortada vatana ihanet, rüşvet gibi çok ağır bir suçun bulunması gereklidir.
Suçlama yetkisi Temsilciler Meclisi’ne aittir. Yargı yetkisi ise Senato’nun.
Senato’nun mahkumiyet kararı için üçte ikilik bir çoğunluğa gerek var.
Yargılanan Başkan ise Senato toplantısını Yüce Mahkeme Başkanı yönetiyor. Başkan
Nixon bu yolla yargılanmamak için istifa etmiştir. 1868’de yargılanıp 1 oy
farkla mahkumiyetten kurtulan Andrew Johnson ve 1999’da Bill Clinton (Monica
Lewinsky skandalı) impeachment’a konu olmuştur. Kongre’yi oluşturan meclisler
belli konularda araştırma komisyonları kurabilirler. Senato’nun da Başkanın
yaptığı önemli atamaları onaylama ve uluslararası antlaşmaları onaylama
yetkileri vardır.
Kongre’nin kimi yasaklarla karşı karşıya
olduğunu da belirtmek gerekir.
1-) Kongre ayaklanma ya da istila dışında
habeas corpus güvencesini kaldıramaz.
2-) Kongre kişisel cezalandırma yasaları ve
geriye yürüyen ceza yasaları çıkaramaz.
3-) Kongre cezanın kişiselliği kuralına aykırı
yasa çıkaramaz.
4-) Kongre ticari haklar bakımından eyaletler
arası eşitliği bozamaz.
5-) Kongre soyluluk ünvanları veremez.
6-) Kongre bir dini ne kabul edebilir, ne de
yasaklayabilir.
7-) Kongre basın ya da söz özgürlüğünü
kısıtlayan yasa çıkaramaz.
8-) Kongre barışçı toplantı ve dilekçe
haklarını yasaklayan yasa çıkaramaz.
YÜRÜTME: BAŞKAN
Yürütme denince ABD’de akla tek kişi gelir: Başkan.
Hem devlet Başkanı, hem de yürütmenin başı olarak Başkanın elinde parlamenter
dizgede asla düşünülmeyecek bir yetki birikimi bulunuyor. ABD siyasal sistemine
Başkanlık sistemi denilmesinin sebebi de budur. Başkanlığa aday olma koşulları;
doğuştan ABD yurttaşlığı, 14 yıl ABD’de ikamet, en az 35 yaşında olmak. Başkan
2 dereceli bir seçimle seçiliyor (detaylar seçimler bölümünde anlatılacak). Başkanlık
dönemi 4 yıl. Başkan en fazla 2 dönem seçilebiliyor. Güçler ayrılığı ilkesi
gereği Başkan Kongre’yi dağıtamaz. Kongre de Başkanı siyaseten sorumlu tutamaz.
Anayasaya bakılırsa Başkanın yetkileri belirsiz.
Başkana açıkça tanınan yetkiler; 1-)
başkomutanlık, 2-) antlaşmaları imzalama ve yüksek düzeydeki federal
görevlileri atama, 3-) Kongre’ye bir yasama izlencesi sunabilme, 4-) Kongre’yi
ya da meclislerden birini toplantıya çağırma, 5-) veto ve 6-) yasaları
uygulamadan ibaret. Ancak bütçe belirleme başta olmak üzere Başkanın birçok
daha yetkisi mevcut.
Bütün yürütme güçleri gibi Başkan da
göreneksel olarak yönetsel düzenleme yetkisine sahiptir. Başkan bu yetkisini
çeşitli araçlarla kullanır: executive orders, executive agreements,
proclamations. Kuvvetler ayrılığı nedeniyle yasamayla alakalı Başkanın sadece
veto hakkı vardır. Yasa önerme yetkisi de yok ama yasama izlencesiyle önem
verdiği konulara ilişkin görüşler sunabiliyor.
İstatistiklere Başkanlar istedikleri yasaların ortalama dörtte üçünü Kongre’den
geçirebiliyorlar. Dış ilişkilerde Başkan tek yetkili. Büyükelçi kabul ve
gönderme yetkisi ona ait (Senato’nun onayı gerekiyor). Başkan dışında kayda
değer bir yürütme gücü yok. Başkan yardımcısının tek görevi Başkanlık
boşaldığında Başkan olmak. Anayasa hükümetten söz etmiyor. Uygulamada da,
bakanlar kurulu hiç önemli değil. 14 bakanlık var. Bakan bunları kurul olarak
toplamak yerine gerekli gördüğünde kendisi görüşmeler yapıyor. Bakanlar
kurulunda oylama ve tutanak yok. Gerçekte bakanlar Başkanın sekreterleri
durumunda.
Bunun dışında Başkana bağlı The White House
Office ve Executive Office var. The White House Office bizim CumhurBaşkanlığı
genel sekreterliğini andıran bir kuruluş. Birkaç yüz çalışanı var. Burada
danışmanlar ve özel görevliler yer alıyor. Executive Office 1939’da Franklin D.
Roosevelt tarafından kuruldu. 2000 dolayında çalışanı var. Doğrudan doğruya Başkana
bağlı olarak çalışan bu örgüt, Başkanın kararlarına gereç hazırlayan bir dizi
birimden oluşuyor. Bunların en önemlileri;
- Office of Managament and Budget (bütçeyi
hazırlıyor ve uygulamayı takip ediyor),
- Council of Economic Advisers (Başkanın
Kongre’ye sunduğu ekonomi raporlarını hazırlıyor),
- National Security Council (Dış siyaset ve
ulusal savunma konularında görüş geliştiren çok etkili ve önemli bir birim. Başkan
yardımcısı, dış işleri bakanı, savunma bakanı, genelkurmay Başkanları ve CIA Başkanı
buranın doğal üyeleri).
Bunların dışında Office of Science and
Technology ve Office of Policy Development gibi birimler de var.
YÜRÜTME: BÜROKRASİ
ABD’nin görevli sayısı 3 milyonu aşmış büyük
bir kamu yönetimi örgütü vardır. 1880’lerden itibaren ABD’de de liyakat sistemi
kabul görse de, Amerika’da Avrupa’daki gibi kimse görevinin sahibi görülmez ve
görevlilerde büyük bir akışkanlık vardır. Bir Başkan seçildiğinde on binlerce
kişinin görevi değişebilir. Memurlar sıkı denetim altındadır. Üst düzeydekiler
saydamlık kuralına uymak zorundadırlar. Mal beyanı bildirimi önemlidir. Soğuk
Savaş’taki McCarthy uygulamaları döneminde binlerce memur işinden atılmıştır
(MyCarthyism). Memurların sendika kurmaları ve sendika üyesi olmaları
serbesttir. Buna karşılık grev hakkı yaygın değildir. Memurların siyasal
çekişmelere aktif olarak katılmaları hoş karşılanmaz. Özerk güçlü kuruluşlar
vardır. Independent Regulatory Commissions adı verilen 15’e yakın kuruluş
vardır. FBI, CIA gibi başka özerk kuruluşlar da vardır. Bu kuruluşların başına
atamaları Başkan yapar ve Senato’nun onayı gerekir. Bunlara ek olarak yürütme
tarafından kurulan ve esas sorumlulukları belli çıkar grupları ile düzenli
ilişkiler kurmak olan birçok komisyon vardır. Bunlara genellikle advisory
committees deniyor.
EYALETLER
Eyaletlerin hepsinin birer anayasası ve bill
of rights’ı var. Eyaletlerde eskiden kalma bir gelenekle bazı doğrudan ve
yarı-doğrudan demokrasi uygulamaları halen geçerlidir. Mesela çoğu eyalette
geçerli olan bir kural halk girişimidir. Buna göre seçmenlerin yüzde 10’unun
imzaladığı bir dilekçe sonucu halk oylamasıyla bir anayasa değişikliği
yapılabilir. Ayrıca recall (geri çağırma) uygulamasıyla görev süresi dolmadan
yeterli imza toplanırsa bir kamu görevlisi için seçim yenilenebiliyor. Nebraska
haricinde tüm eyaletler çift meclislidir.
Eyalet yürütme gücünün başında vali var.
Valiler genelde 4 yıllığına seçiliyor ve en fazla 2 dönem görev yapabiliyor.
Eyalet düzeyinde başlıca gelir kaynağı mal satışları üzerinden alınan dolaylı
vergilerle motorlu taşıt vergisi. Yaygın bir kamu borçlanması var. Ayrıca
Kongre’nin kararlaştırdığı birtakım izlencelerin uygulanması karşılığında
alınan paralar var. Bütün bu gelirlerin toplanması ve harcamaların yapılması
nedeniyle önemli bir eyalet bürokrasisine ihtiyaç duyuluyor.
Eyalet yönetimi dışında bir de yerel
yönetimler var. Türleri şunlar; country, municipality, township ve town, school
district, special district. Yerel yönetimlerin geleneksel olarak en büyük gelir
kaynağı emlak vergisi. Yerel birimlerin kendi meclisleri olur ve şerif, coroner
(otopsi ve morg sorumlusu), assessor (taşınmaz değerini belirleyen) ve clerk
(noter işleri) kişileri seçimle belirler.
SEÇİMLER
ABD’de seçim çok geniş çaplı bir olay.
Yaklaşık 200 milyon seçmen var. Seçimlerin sayısı çok yüksek ve seçimler çok
sık yapılıyor. Genellikle 2 yılda bir çift yıllarda yaygın bir seçim dalgası
yaşanıyor. Seçimler öncesi ön seçimlerle beraber ülkede sürekli bir seçim
havası var. Her turlu görev için seçim genel kural olarak İngiliz dizgesine
göre yapılıyor. Tek oylamalı (tek turlu), dar bölge (tek kişinin seçildiği
seçim çevreleri), çoğunluk (oranı ne olursa olsun en çok oyu alan) yöntemi. Dönemler
genellikle kısa. En uzunu 6 yıl ile Senatör’lerinki. Seçimlere katılım düşük ve
% 50-60 arasında seyrediyor. Yerel yönetimlerde bu % 10’a kadar düşebiliyor. Başkan
seçimleri için partiler 4 yılda bir yaz ayları kurultaylarında başkan ve başkan
yardımcısı adayını belirliyorlar. ABD’de birçok parti var ama sadece 2 büyük
partinin ağırlığı var.
ABD’de seçmenler Electoral College (Seçmen
Heyeti) adlı bir sistemle doğrudan doğruya adaylara değil, başkanı ve başkan yardımcısını
seçecek olan ikinci seçmenlere oy veriyorlar. Ancak ikinci seçmenler her parti
için blok liste halinde seçime giriyorlar. Ancak ikinci seçmen uygulaması
nedeniyle zaman zaman daha az toplam oy alan aday başkan seçilebiliyor. Anayasaya
göre her eyalet Kongre’deki üye sayısı kadar ikinci seçmen çıkarıyor. Bugün
başkanlık için ikinci seçmen sayısı 538. (Temsilciler Meclisi 435, Senato 100,
ayrıca Washington DC’de oturanlar 3 ikinci seçmen hakkına sahip). Seçimlerde
bağışlar (donnation) büyük rol oynuyor. Aday seçilirse bu bağış verenlere karşı
kendini sorumlu hissediyor. Bankaların ve işletmelerin bağış yapmaları yasak.
Her aday ne kadar para harcadığını ve bunun kaynağını açıklamak zorunda.
SİYASİ PARTİLER
ABD dünyada siyasal partilerin geliştiği ilk
ülkedir. Kuruluşla beraber Federalistlerle Demokrat Cumhuriyetçiler ayrışıyor.
Federalistler 1824’te Ulusal Cumhuriyetçi, birkaç yıl sonra da Whig adını
alıyor. Demokrat Cumhuriyetçiler ise 1830’ların başından itibaren kendilerine
yalnızca Demokrat demeye başlıyorlar. İki partili sistem ABD’de hakim. Ama
İngiltere’dekinin aksine ABD’deki partiler birbirinden sosyolojik taban ve
ideoloji açısından çok farklı değil. Parti disiplini ve ideolojisi zayıf. Parti
örgüt şemaları şöyle; başkan, ulusal komite, eyalet kurulları, seçim çevresi
komiteleri, country komiteleri, ara komiteler, bölge komiteleri, yerel
sorumlular. Bu ana örgüt çerçevesinde partinin kadın kolları, gençlik kolları,
partiye destek veren kulüp ve dernekleri var.
BASKI GRUPLARI
Lobicilik ve örgütlü çıkar grupları ABD
siyasal sisteminde çok güçlüdür. Sermaye örgütleri çok yaygın. Ayrıca büyük
firmalar kendi başlarına da birer baskı grubu olarak rol oynuyorlar. Çiftçi
sayısı az ama çok örgütlüler ve güçlüler. İşçi sendikaları çok etkili olmasalar
da varlıklarını koruyorlar. Amerikan siyasetinin ve dış politikasının
belirlenmesinde establishment (yerleşik düzen) lobilerinin önemli rolü var.
Mesela Council on Foreign Relations dış siyasetin belirlenmesinde çok etkili.
Medya 4. kuvvet olarak başlı başına bir güç. Ama medyanın sermayenin elinde
olması bir tartışma konusu.
KAYNAKÇA
- Eroğul, Cem, Çağdaş
Devlet Düzenleri, 2001, Ankara: İmaj Kitabevi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder