Şu sıralar oldukça hareketli günler yaşıyorum. Uşak Üniversitesi idaresinin Manisa İdare Mahkemesi'nden gelen karara rağmen kendi insiyatifiyle "Yardımcı Doçent" olarak atamamı yapmaması üzerine ben de Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) İşletme ve Ekonomi Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde tam zamanlı öğretim üyesi olarak çalışmaya başladım. Elbette yaklaşık dört yıldır görev yaptığım Uşak Üniversitesi'nde çok sevdiğim ve emek verdiğim öğrencilerimi, değerli bazı meslektaşlarımı ve dostlarımı arkada bırakıyorum. Bu nedenle üzgünüm. Ancak hukukun geçersiz kılındığı ve gelişmemesi için her yol denenen küçük bir devlet üniversitesinde görev yapmaktansa, GAU gibi uluslararasılaşmış bir üniversiteye geçmeyi kendi açımdan daha uygun buldum. Bu açıdan da son derece mutluyum.
Girne Amerikan Üniversitesi 1985 yılında kurulmuş Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilk yüksek öğrenim kuruluşu. Uzun yıllar Türkiye'nin ilk vakıf üniversitesi olan Bilkent Üniversitesi'nde okuduğum ve çalıştığım için GAÜ'ye alışmakta pek zorlanmıyorum. Zira her iki üniversitede de Amerikan eğitim sistemi temeline dayanan ve öğrenci odaklı bir yaklaşım mevcut. GAÜ'nün kampüsü devasa boyutlarda değil, ancak son derece güzel ve düzenli. Spor alanları, yüzme havuzları, kafe ve restoranlar, yurtlar, akademisyen lojmanları, fakülteler ve araştırma merkezleri gibi yapılar kampüsü çevreliyor. 5000-6000 arası öğrencinin eğitim aldığı GAÜ gerçek bir pazarlama başarısına işaret ediyor. Zira tanınmamış bir ülke olan KKTC'nin bu güzide yüksek öğrenim kurumundaki öğrencilerden neredeyse yarısını yabancı öğrenciler oluşturuyor. Bu öğrenciler arasında gözlemlediğim kadarıyla Libya, Irak, İran, Azerbaycan, ABD, Rusya, Azerbaycan, Nijerya ve Doğu Avrupa ülkelerinden gelenler var. Kalan yarıyı ise Kıbrıslı Türk ve Türkiyeli öğrenciler oluşturuyor. KKTC için GAÜ'nün başarısı ülkenin gelişmesi ve daha iyi bilinmesi açısından da kuşkusuz son derece önemli. Türkiye'de hiçbir üniversitede olmayan kozmopolitan bir ortama sahip GAÜ'de görev yapmaktan bu nedenle son derece mutluyum. Tanıştığım akademisyenlerin Türkiye'de ODTÜ gibi en kaliteli üniversitelerden gelmeleri, önemli bir kısmının İngiltere ve ABD gibi eğitim seviyesi en yüksek ülkelerde yüksek lisans veya doktora yapmış olmaları benim de kendimi geliştirmem için iyi bir fırsat sunuyor. Akademisyenlerimiz arasında Prof. Dr. İsmail Sıla, Doç. Dr. Ercan Gündoğan, Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Işıksal, Dr. Enver Gülseven, Türkiye'den gelen Prof. Dr. Hasan Ünal ve Murat Karayalçın gibi önemli isimler var.
Hep olumlu şeyleri söyledim ancak bazı zorluklar da var tabii ki... Derslerde hareket eden, kendini kaptırıp saatlerce konuşan bir akademisyen için bu mevsimlerde Girne'nin sıcağı "Türk hamamı" etkisi yaratıyor. Bu nedenle terlemeden bir şey yapmak zor. Ancak kışın durumun daha iyi olacağı söyleniyor. Bunun dışında anladığım kadarıyla buradaki akademisyenlerin ortak sıkıntısı, mükemmel altyapı olanaklarına ve çok iyi bir akademisyen kadrosuna sahip olmasına rağmen Türkiye'den iyi öğrenci çekememenin eğitim seviyesini düşürmesi. Ancak bunların da kısa sürede halledilmesi durumunda GAÜ'nün daha da kaliteli ve önemli bir üniversite haline geleceğine yürekten inanıyorum. İlerleyen haftalarda Kıbrıs gözlemlerimi yazmak üzere şimdilik herkese selamlarımı gönderiyorum.
Dr. Ozan Örmeci
Sevgili Ozan hocam, Her son yeni bir başlangıçla devam eder.Umutlar ile süslenir.Aldığımız eğitim ve aile terbiyemiz bizleri devlete hizmet etmeyi bir vatan borcu olarak gösterir. Ama gün gelir bunu yapamaz olursak yine de ideallerimiz için yeni bir yol açmamızı gerektirir. Bizler hep en az ayak izi olan patikaları izlemeye çalışıyoruz. Zira yaşadığımız yerin, içtiğimiz suyun katkısı yadsınamaz. Karşıyaka.
YanıtlaSilCem ağabey güzel sözlerin için teşekkürler, ileride umuyorum İzmir'de bir üniversitede buluşmak üzere sevgilerimle.
YanıtlaSilÇok teşekkürler bekleriz yeniden.
YanıtlaSil