MÖ 8. ve 4. yüzyıllar arasında Zeus onuruna düzenlenen Antik Yunan
medeniyetindeki Olimpiyatlardan esinlenerek Fransız eğitimci ve tarihçi Baron
Pierre De Coubertin’in 1894’te kurduğu Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin
önderliğinde yeniden 1896 yılında Atina’da düzenlenmeye başlayan Olimpiyat
Oyunları’nın 30.’su geçtiğimiz gün İngiltere’nin başkenti
Londra’da muhteşem bir açılış töreni ile başladı. Her dört yılda bir düzenlenen
ve dünyanın en büyük spor organizasyonu niteliğindeki Olimpiyat Oyunları,
ekonomi ve kültür açısından da çok önemli bir nitelik taşımaktadır. Bu yazıda
Olimpiyatlar’ın tarihçesinden ve Türkiye’nin Olimpiyat geçmişinden söz
edeceğim.
1896’da ilk kez Yunanistan’da Atina’da düzenlenen Olimpiyatlar o tarihten
itibaren II. Dünya Savaşı haricinde her dört yılda bir istisnasız yapılmış ve şu
şehirlerde ve ülkelerde düzenlenmiştir;
1900 – Paris, Fransa
1904 – St. Louis, ABD
1908 – Londra, İngiltere
1912 – Stokholm, İsveç
1916 – Berlin, Almanya
1920 – Antwerp, Belçika
1924 – Paris, Fransa
1928 – Amsterdam, Hollanda
1932 – Los Angeles, ABD
1936 – Berlin, Almanya
1940 – Yapılamadı
1944 – Yapılamadı
1948 – Londra, İngiltere
1952 – Helsinki, Finlandiya
1956 – Melbourne, Avustralya ve Stokholm, İsveç
1960 – Roma, İtalya
1964 – Tokyo, Japonya
1968 – Mexico City, Meksika
1972 – Münih, Almanya
1976 – Montreal, Kanada
1980 – Moskova, SSCB (Rusya)
1984 – Los Angeles, ABD
1988 – Seul, Güney Kore
1992 – Barcelona, İspanya
1996 – Atlanta, ABD
2000 – Sidney, Avustralya
2004 – Atina, Yunanistan
2008 – Pekin, Çin
2012 – Londra, İngiltere
2016 – Rio de Janeiro, Brezilya (yapılacak).
Görüldüğü üzere şimdiye dek 30 kere düzenlenen ancak 28 defa yapılabilen
(bir tanesi iki ülkede) Olimpiyat Oyunları’na ABD 4, İngiltere 3, Almanya 3,
Fransa 2, Yunanistan 2, İsveç 2, Avustralya 2, Belçika 1, Hollanda 1,
Finlandiya 1, İtalya 1, Japonya 1, Meksika 1, Kanada 1, Rusya 1, Güney Kore 1,
İspanya 1 ve Çin 1 defa ev sahipliği yapmıştır. 2016 yılında Brezilya da ilk
kez Olimpiyatlara ev sahipliği yapacaktır. Geçtiğimiz günlerde Başbakan
Erdoğan’ın da işaret ettiği üzere Olimpiyatlar henüz Müslüman nüfusu yoğun bir
ülkede hiç düzenlenmemiştir. Bu nedenle Türkiye’nin 2020 Olimpiyat Oyunları
için önemli bir şansı bulunmaktadır.
Olimpiyat Oyunları denince akla gelen önemli bir konu 1912 yılında 5
kıtadan da sporcunun katıldığı ilk Olimpiyatların ardından 1914’te kabul edilen
ve dünyadaki 5 kıtayı sembolize eden Olimpiyat Oyunları bayrağıdır. Olimpiyat
Oyunları’nın sloganı ise “Daha
hızlı, Daha yüksek, Daha güçlü” anlamına gelen “Citius, Altius, Fortius” sözüdür. Olimpiyat
Oyunları’nın klasikleşmiş bir unsuru da özellikle son 30 yılda büyük ve masraflı şovların
sergilendiği açılış ve kapanış törenleridir. Ayrıca 1968’den beri Olimpiyat
Oyunları için bir maskot da belirlenmektedir.
Olimpiyat Oyunları’nın tarihine zaman zaman siyaset
de damgasını vurmuştur. Örneğin SSCB’nin Afganistan’ı işgal etmesinin ardından
Soğuk Savaş’ın doruk noktasına çıktığı dönemlerden olan 1980’lerin başında
düzenlenen iki Olimpiyatta boykotlar olmuştur. 1980 Moskova Olimpiyatları’na
ABD’nin liderliğinde 64 ülke katılmamıştır. 1984 Los Angeles Olimpiyatları’na
ise Rusya’nın girişimleriyle 13 ülke iştirak etmemiştir. 1988 Seul Olimpiyatları’na
Kuzey Kore de katılım göstermemiştir. 1972 Münih Olimpiyatları’nda Filistin
sorununu dünya kamuoyunda gündeme getirmek isteyen Kara Eylül örgütü üyesi
Filistinli teröristler 11 İsrailli sporcuyu öldürmüştür. 1936 yılında Nazi
Almanya’sında düzenlenen Olimpiyat Oyunları’nda ABD’li zenci atlet Jesse
Owens’ın 4 altın madalya kazanması beyaz ırkın üstünlüğüne inanan Nazi lideri
Adolf Hitler’i çileden çıkarmış ve dünya kamuoyunun gündemine oturmuştur. 1968
Meksika Olimpiyatları’nda yine zenci sivil hareketlerine katılmış ABD’li iki
atlet Tommie Smith ve John Carlos’un direniş selamları da uzun yıllar
unutulmayacak bir hareket olarak tarihe geçmiştir.
Olimpiyat Oyunları madalya sıralamasında ABD’nin
toplamda büyük üstünlüğü bulunurken, ABD’yi SSCB dönemi de dahil edilirse
Rusya, sonrasında da İngiltere izlemektedir. Son yıllarda Çin Halk Cumhuriyeti’nin
hızlı yükselişi dikkat çekicidir. İlk kez 1908 yılında Olimpiyatlara katılan
Türkiye ise ilk madalyasını 1936 Olimpiyatları’nda “Mersinli”
lakabıyla anılan Ahmet
Kireççi’nin serbest güreşte 3. olarak bronz madalyası ile almıştır. Aynı yıl 61
kiloda güreşen Yaşar
Erkan Türkiye’ye
Olimpiyatlar tarihindeki ilk altın madalyasını getirmiştir. 2. Dünya Savaşı’ndan
sonra yapılan 1948
Londra Olimpiyatları’nda Türk sporcuları oldukça başarılı olmuş, serbest ve
grekoromen güreşte 6 altın, 4 gümüş ve 1 bronz, atletizmde de üç adım atlamada Ruhi Sarıalp ile 1
bronz olmak üzere toplam 12 madalya alarak madalya tablosunda 7. sırada yer
almıştır. Ruhi Sarıalp’in aldığı bu madalya, 2004 Atina Olimpiyatları’nda Eşref Apak’ın çekiç atmada
aldığı bronz madalyaya kadar atletizmde
Türkiye’nin tek madalyası olarak kalmıştır. Türkiye’nin madalya grafiği
incelendiğinde Fransızların ünlü “Etre fort comme un Turc (Türk gibi kuvvetli
olmak)” sözünü hatırlatırcasına güreş ve daha arka planda da olsa halter
branşlarında başarılı olduğumuz görülmektedir. Olimpiyatlarda kazandığımız
toplam 37 altın madalyamızın 28’i serbest ve grekoromen güreşten, 8 tanesi
halterden, 1 tanesi ise judodan gelmiştir. Naim Süleymanoğlu 1988, 1992 ve 1996
Olimpiyatları’nda üstüste 3 defa altın madalya kazanarak gerçek bir Türk spor
efsanesi olmuştur. Halil Mutlu da 1996, 2000 ve 2004 yıllarında üstüste 3 defa altın
madalya alarak Süleymanoğlu’nun başarısını tekrar etmiştir. Haltercilerimiz Süleymanoğlu
ve Mutlu dışında en başarılı sporcularımız 2’şer altın madalya kazanan güreşçilerimiz Mustafa Dağıstanlı, Mithat Bayrak ve Hamza
Yerlikaya, 1 altın, 1 gümüş ve 1 bronz madalya kazanan güreşçimiz Hamit Kaplan’dır. Olimpiyat tarihimizdeki toplam 23 gümüş madalyanın 16’sı serbest ve
grekoromen güreş, 2 tanesi boks, 2 tanesi tekvando, 1 tanesi halter, 2 tanesi
atletizmden alınmıştır. Toplam 22 bronz madalyamızın 13 tanesi serbest ve
grekoromen güreşten, 3 tanesi bokstan, 2 tanesi atletizmden, 2 tanesi
taekwondodan, 1 tanesi judodan, 1 tanesi halterden alınmıştır. 2004 yılında Atina Olimpiyatları’nda sporcumuz Nurcan Taylan halterde altın madalya kazanarak Türkiye’ye altın madalya kazandıran
ilk kadın sporcu olmuştur.
2012 Olimpiyatları’nda da Türk sporculardan atletizmde daha önce 2 gümüş madalya kazanmış Elvan Abeylegesse’nin yokluğuna karşın yeni madalyalar beklenmektedir. Daha önemli bir gelişme ilerleyen yıllarda 2020 Olimpiyatları’nın kazanılması olacaktır.
2012 Olimpiyatları’nda da Türk sporculardan atletizmde daha önce 2 gümüş madalya kazanmış Elvan Abeylegesse’nin yokluğuna karşın yeni madalyalar beklenmektedir. Daha önemli bir gelişme ilerleyen yıllarda 2020 Olimpiyatları’nın kazanılması olacaktır.
Dr. Ozan Örmeci
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder