Geçtiğimiz günlerde Türk siyasetine damgasını vuran olay, CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmenin ardından
kamuoyuna duyurduğu AKP, CHP, MHP ve BDP’den temsilcilerin ve Güneydoğu sorunu
üzerinde yazıp-çizen uzmanların da katılımıyla oluşturuacak bir “Akil Adamlar
Heyeti” kurulmasına yönelik çabalarıydı. CHP Genel Başkanı’nın kendi ifadesiyle
siyasal kariyerinin bitmesini dahi göze alarak başlattığı bu iyi niyetli
girişim; önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sürece temelden karşı çıkan
sert açıklamaları, önceki gün de evlerimize ateş düşüren şehit haberlerinin
yarattığı öfkenin etkisiyle beklenildiği üzere sonuçsuz kaldı.
Yaklaşık 30 yıldır Türkiye’ye çok büyük zararları olmuş terör (PKK)
sorununun, önemli konjonktürel değişiklikler yaşanmadan yalnızca birkaç kişinin
biraraya gelip toplantı yapmasıyla çözebileceğini ummanın naifliği bir yana, bu
süreçte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediği “Partiler uzlaşırsa
terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’a ev hapsi uygulanabilir” sözü ilerleyen
aylarda kendisini takip edecek ve zor durumlara sokacak gibi gözüküyor. Aslında
BDP’liler ve iktidar çevrelerinden daha önce de duyduğumuz bu sözü son olarak
Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç da kullanmıştı. Fakat Başbakan Erdoğan
tüm medya yönlendirmelerine karşın kendisi bizzat böyle bir ifade kullanmamakta
direndi. Terör eylemlerinin kış aylarının bitmesiyle birlikte artarak devam
edeceğinin uzmanlarca ifade edildiği bir ortamda Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu
açıklamasının seçim zamanı yaklaştıkça diğer partiler tarafından
kullanılabilecek bir argüman haline dönüşmesi muhtemel gözüküyor. Aslında
güneydoğuda ve Kürt seçmen nezdinde itibarını ve partisinin oylarını arttırmak
isteyen Kılıçdaroğlu, işler ters giderse batıdaki ulusalcı oyları kaybetmek
riskiyle de karşı karşıya kalabilir. Nitekim SONAR araştırma şirketinin bugün
yayınlanan araştırması, CHP oylarının yüzde 19’lara düştüğünü, MHP oylarının
ise yüzde 17’leri bulduğunu gösteriyor. Bu 3-4 puanlık ve CHP’den MHP’ye doğru
olduğu düşünülen oy kaymasının, son dönemde yaşanan gelişmelerle ilişkili olma
ihtimali oldukça yüksek. Bu nedenle CHP yönetiminin zaten tarihin en güçlü iktidarlarından
birisinin karşısında, zayıf bir anamuhalefet partisi görüntüsü çizerken
adımlarını çok daha iyi planlaması gerektiği görülüyor. İyi niyet ve nezaket
siyasette maalesef her zaman prim yapmayabiliyor. Siyasetin kendi kuralları,
kendi doğası ve herşeyden önemlisi en çok oy oranına ulaşmak gibi bir amacı
var.
Burada bir diğer önemli faktör de, Kürt sorunu ile terör sorununun
birbirinden ayrıştırılması ve ikisi arasında doğrudan bir bağ kurulmasına uygun
ortam yaratılmamasıdır. Devlet vatandaşlarını kucaklamaya çalışırken, terör
örgütü karşısında yenilmiş ve köşeye sıkışmış görüntüsü vermemelidir. Böylesi
bir tablo kamuoyunda, “artık çocuklarımız ölmesin” düşüncesinden ziyade
“önceden ölen çocuklarımız boşuna öldüler” gibi bir algılama yaratabilir. Bu
konunun çözümüyle ilgili önerilerimi ilerleyen haftalarda Avrupa’dan örneklerle
birlikte sizlerle paylaşacağım.
Dr. Ozan Örmeci
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder