Sayfalar

23 Ocak 2011 Pazar

İstihbarat Teorisi


1961 Tokyo doğumlu ünlü siyaset bilimcimiz Prof. Dr. Ümit Özdağ, 27 Mayıs ihtilalinin kudretli albayı ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurucu lideri ve Bağbuğ’u olan Alparslan Türkeş’in yakın arkadaşı ve 27 Mayıs harekâtına katılan bir kurmay yüzbaşı olan Muzaffer Özdağ’ın oğludur. Zaten Ümit Özdağ’ın Tokyo’da doğması da babasının 27 Mayıs sonrası Türkeş’le beraber iktidarda kalma yanlısı olan 14’lerden biri olarak Tokyo’ya hükümet müşaviri olarak sürgüne gönderilmesinden kaynaklanmaktadır. Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapan Özdağ, aynı zamanda Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücü çevrede siyasal faaliyet göstermekte ve 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü adlı stratejik düşünce kuruluşunun başkanlığını yapmaktadır. Bu yazıda Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın bu alanda Türkiye’de yazılmış ilk ve tek ciddi eser olarak gösterilen “İstihbarat Teorisi” adlı kitabından bazı bölümleri inceleyeceğim. Oldukça kapsamlı olan kitabın “İstihbarat nedir”, “İstihbaratın Temel İlkeleri” ve “İstihbarat Toplama Teknikleri” gibi yalnız birkaç bölümü üzerinde duracak ve doğası gereği sadece profesyonel ve daha ziyade milliyetçi çevrelerin ilgilendiği istihbarat alanına sivil biri olarak farklı bir gözle bakmaya çalışacağım.

Ümit Özdağ’ın “İstihbarat Teorisi” adlı kitabının birinci bölümü istihbaratın ne olduğu, istihbaratın temel ilkeleri ve tarihçesine ayrılmıştır. Özdağ’a göre istihbarat denince insanların aklına film ve romanların etkisiyle daha çok suikastlar, entrikalar, silahlar gelmesine karşın, aslında bu operasyonlar ve imgeler istihbarat dünyasının çok küçük bir parçasını oluşturmaktadır. İstihbarat kelimesi etimolojik açıdan Arapça “istihbar” yani “haber” ve “bilgi alma” kelimesinin çoğuludur. İngilizcede ise istihbarat kelimesinin karşılığı olan kelime intelligence yani “akıl, zekâ”dır (Özdağ, sayfa 17). Bu terminoloji farkı aslında Batı ve Doğu dünyasındaki vizyonları göstermesi açısından da manidardır. Dünya sistemini yönlendirmek, dünya liderliğini elinde tutmak isteyen Batı dünyası için istihbarat bir akıl ve zekâ işi, Doğu-Arap dünyası için ise yalnızca haber, bilgi almadır. Mehmet Atay’a atıfta bulunan Özdağ istihbaratı “yabancı bir hükümetin veya siyasi partinin yıkılması, yabancı devlet adamları veya hedeflerinin ziyana uğratılması, kişi veya ajanlarının kaçırılması veya öldürülmesinden ayrı olarak bir ülkenin rakiplerinden daha fazla avantaj sağlamasını veya en azından yaşamaya devam etmesini sağlayan bilginin toplanması” olarak tanımlamaktadır (Özdağ, sayfa 27). Bir diğer deyişle istihbarat, örtülü operasyon diye de tanımlanan operatif faaliyetlerden ziyade bilginin toplanması ve analizidir. Hatta bazı istihbaratçılara göre, örtülü operasyonlar istihbarattan ziyade politika yapım sürecinin bir parçasıdır ve istihbarat daha ziyade bilgi toplanması ve bu bilginin analiz edilmesi üzerine kuruludur. Özdağ’a göre istihbaratın tek ve yalın bir tanımını yapmak kolay değildir. İstihbarat bir süreçtir ve birçok bileşenden oluşmaktadır. Bu sebeple istihbaratı; malumatın toplanması, karşılaştırılması, değerlendirilmesi, analizi, birleştirilmesi ve yorumlanması süreçlerinin hepsinden oluşan bir çark olarak görmek gerekir (Özdağ, sayfa 28). Muazzez Şenel ve Turhan Şenel’e göre ise istihbarat; “hasım veya hasım olması muhtemel devletlerin niyetleri, planları ve bu planları gerçekleştirme kapasiteleri hakkında her şekilde haber toplamak veya bilgi sahibi olmak”tır (Özdağ, sayfa 28). Özetle istihbarat; ulaşılabilen bütün açık, yarı açık veya gizli kaynaklardan her türlü aracın kullanılması sonucunda elde edilen her türlü veri, malumat ve bilginin ulusal genel veya ulusal özel plandaki politikaların gerçekleştirilmesi ve ulusal politikalara zarar verilmesinin engellenmesi amacı ile toplandıktan sonra önemine ve doğruluğuna göre sınıflandırılması, karşılaştırılması ve analiz edilerek değerlendirilmesi süreci sonucunda ulaşılan bilgi”dir (Özdağ, sayfa 30). Yukarıda verilen tanımlardan hareketle yola çıkarak, istihbaratın temel amacının, rakip devletin/kuruluşun/birliğin; a-) mevcut ve potansiyel rakiplerin kısa ve uzun vadeli niyetlerinin, b-) kısa ve uzun vadeli niyetlerini gerçekleştirmek için ne tedbirler aldıklarının, c-) bu tedbirleri uygulama güç/yeteneklerinin olup olmadığının tespiti ile yeteneklerin kabul ihtimal derecesinin ne olduğunun belirlenmesidir (Özdağ, sayfa 30). Bütün bunlardan hareketle istihbaratın sağladığı faydalar açısından dört temel özellik ortaya çıkar;
a-) Strateji bir baskın/sürpriz ile karşı karşıya kalınmasının engellenmesi.
b-) Uzun vadeli bir perspektif ve öngörü sağlanması.
c-) Politika oluşturma sürecinde yardımcı olunması.
d-) Bir devletin bilgilerini, ihtiyaçlarını ve yöntemlerini gizlemesidir (Özdağ, sayfa 31).

İstihbaratın temel ilkelerini sıralamak gerekirse ise şunları sıralamak gerekir (Özdağ, sayfa 34-40);
1-) Sürat ilkesi: İstihbarat siyaset hazırlamanın temel amacı olduğu için mümkün olduğunca süratli olmalıdır. Sürat göreceli bir kavram olduğu için burada süratten kasıt, doğru kararları alabilmek için yeterli bilgi akışının zamanında sağlanmış olmasıdır.
2-) Kesinlik ilkesi: İstihbaratın mümkün olduğunca kesin olması lazımdır ki, politikacılar kararsız kalmadan görüş oluşturabilsinler. Bir istihbarat raporunun kesin olması “şu gelişme muhakkak olacaktır” demesi anlamına gelmez. Ancak raporda farklı olasılıklar net bir şekilde ifade edilmeli ve sürprizlere yer bırakılmamalıdır.
3-) Doğruluk ilkesi: İstihbarat doğru olmalıdır. Doğru olmayan istihbarat, yanlış bilgilerin üretilmesi ve yanlış kararların alınması sonucunda milli felaketlere yol açabilir. Bir anlamda yanlış istihbarat hiç istihbarat olmamasından bile daha kötü ve risklidir.
4-) İstihbarat kullanılacağı maksada uygun olmalıdır: Özetle istihbarat, tam, doğru, maksada uygun ve zamanında olursa faydalı olur. İstihbarat toplanırken kaynak israfından uzak durulması gerekir.
5-) İstihbarat sonuçları olayların değişmesi veya yeni verilerin gelmesi ile değişebilecek esneklikte olmalıdır: İstihbarat dogmalara değil, olayların gelişmesini izleyen yaratıcı bir zekâ ve tekniklere dayanmalı, istihbaratçı değişen veriler sonucunda istihbaratını değiştirebilmelidir.
6-) İstihbarat yaratıcı zekâ, hayal gücü gerektirir: Bilmeden karar verilmez, ancak istihbaratta bilgi kadar hayal gücü de gereklidir. Çünkü istihbaratçı çok büyük ölçüde eksik bilgi ile karar vermek zorunda olan insandır. İstihbaratçının önünde bütün parçaları olmayan ve muhtemelen hiçbir zaman olmayacak olan bir bilmece (puzzle) vardır. İstihbaratçı bu eksik parçaları hayal gücü ve zekâsıyla tamamlamaya çalışmalıdır.
7-) İstihbaratta her şey göründüğü gibi olsaydı istihbarata ihtiyaç olmazdı: Marksizm'in kurucusu ünlü Alman düşünür Karl Marx “Her şey göründüğü gibi olsaydı, bilime ihtiyaç olmazdı” demektedir. Bu yaklaşım, istihbarat düşünce ve uygulaması açısından da geçerlidir. İstihbaratçı şüpheci olmalıdır. Elindeki verileri ve olayları yaratıcı bir şüphe ile incelemelidir.
8-) İstihbarat sadece aktüel tehditlerle ve fırsatlarla ilgili bilgi toplamakla yetinmemelidir: İstihbarat sadece günlük politika veya fırsat ve menfaatlerle ilgili istihbarat çalışması yapmakla yetinmemeli, siyasal karar alıcıların kısa ve orta vadede talep etmeyeceği bilgileri de istihbarat çalışması kapsamına almalıdır. Çünkü ancak bu tür bir çalışma ile istihbarat servisleri bilgi gerektiği zaman tepki verebilir.
9-) İstihbarat bir başka şeyin yerine konamayacağı profesyonel bir süreçtir: İstihbaratın sağladığı bilgiyi, silahlı kuvvetler, üniversite, medya, dışişleri gibi kuruluşların üretmesi mümkün değildir. Bu anılan meslek grupları da istihbaratın üretimine/analizine katkıda bulunabilirler. Ancak milli düzeyde istihbarat ancak bu iş için örgütlenmiş, bu iş için eğitilmiş kadrolar ve bu kadroları istihdam eden bir teşkilat tarafından gerçekleştirilebilir.
10-) İstihbarat politik objektiflik ilkesinden ayrılmamalıdır: Başarılı bir istihbarat süreci için, istihbaratçı dürüstlük yani analitik yargılarında profesyonel bir duruş sergilemelidir. İstihbaratçı, politikacı veya karar alıcı değildir. Görevini dürüstlükle yapması mümkün olduğunca objektif olmasına, analizlerini dar bir ideolojik zemine sıkıştırmamasına bağlıdır.
11-) İstihbarat adanmışlık gerektirir: İstihbaratçı adanmış bir kişilik yapısına sahip olmalıdır. İstihbaratçı, kendisini ülkesine, kurumuna ve ülkesinin milli hedeflerine adamalıdır.
12-) İstihbarat sürekli bir yenilikçilik gerektirir: İstihbaratçı yenilikçi olmalıdır. Sürekli daha yetkin istihbarat teknikleri peşinde koşmalıdır. Kendisini üzerinde çalıştığı konu hakkında yetiştirmeye çalışmalıdır.
13-) İstihbarat tek adam işi değil, iyi ekip işidir: İyi istihbaratın ancak bir ekip çalışması sonucu gerçekleştirilebileceği göz önünde tutulmalıdır.
14-) İstihbarat bir örgüt işidir: İstihbarat ancak bir örgüt çerçevesinde kaynakları, görev dağılımı, yetkinlikleri belirlenmiş kadrolar tarafından yapılır.
15-) İstihbarat milli bir felsefeye dayanan faaliyettir: İstihbarat, bir devletin ve milletin, milli menfaatlerini en yüksek derecede gerçekleştirmesi, millete yönelik her türlü tehdidin bertaraf edilmesi, milletin önündeki fırsatları görebilmesi için yapılır ve milli bir felsefeye dayanır.

İstihbarat toplama teknikleri ise şöyle sıralanabilir.
A-) İnsani istihbarat (Human Intelligence-Humint) veya casusluk: İnsani istihbarat, insan unsurunu kullanarak, yabancı karar alma sistemine sızma yöntemiyle yabancı sistemin güç ve zayıflıkları, amaç ve niyetleri konusunda bilgi toplamaktır (Özdağ, sayfa 129). İnsani istihbarat hem açık, hem kapalı/gizli bilgi toplamayı kapsamaktadır. Açık insani istihbarat diplomatların ve diğer devlet görevlilerinin yabancı ülkelerde yaptıkları çalışmalardır. Kapalı/gizli insani istihbarat ise casusluk faaliyetlerini gerektirir. İnsani istihbarat ile toplanan bilgi, teknik istihbarat ile toplanan bilgiden daha az olsa da, genellikle daha önemlidir. İnsani istihbaratın birçok zorluğu vardır. Bunlar potansiyel ajanların tespiti, devşirilmesi, güvenilirliklerinin denetlenmesi gibi süreçler nedeniyle zaman alır. Dahası ajanların sıklıkla çift taraflı çalışması gibi durumlar nedeniyle risklidir. Ancak yine de vazgeçilmez bir yöntemdir.
B-) Telepati istihbaratı: Paranormal yollarla elde edildiği düşünülen istihbarat çeşididir. Özellikle Sovyetler Birliği’nin zamanında uyguladığı parapsikolojik istihbarata karşılık olarak başta ABD olmak üzere diğer ülkelerde de bu alana yatırım yapılmış ve bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Sonradan ABD Başkanı olacak George Bush 1976’da CIA Direktörü iken bu alanda çalışmalara hız vermiştir (Özdağ, sayfa 133). Ancak son yıllarda bu alana verilen önem azalmaktadır.
C-) Teknik istihbarat: Teknik istihbarat, bir dizi teknik yöntemin kullanılarak istihbarat toplanmasıdır. Teknik istihbarat, 19. yüzyılın üçüncü çeyreğinde telefonların dinlenmesini içeren sinyal istihbaratı ile başlamış, 1960’ların başında ilk casus uyduların yörüngeye oturmasına değin geçen takriben 100 yıllık sürede hızla ilerlemiştir. Teknik istihbarat kendi içerisinde sinyal istihbarat (ülkelerin birbirlerinin telgraf haberleşmelerini takip etmesi, telefonlarını dinlemesi), fotoğraf istihbaratı (uçaklara takılı gelişmiş fotoğraf makineleri ile rakip ülkelerin önemli tesislerinin, ordu kapasitelerinin gözetlenmesi), uydu istihbaratı (uydu yolu ile ülkelerin her an gözetim altında tutulması), nükleer istihbarat (gama ışınları tespiti ile nükleer tesislerin ve füzelerin tespiti), radar istihbaratı (özellikle Soğuk Savaş döneminde kullanılan ufuk ötesini izlemeye yönelik erken uyarı sistemi), akustik istihbarat (deniz altı hareketleriyle ilgili bilgi toplama faaliyetleri), elektronik istihbarat (elektromanyetik yayınların dinlenilmesi, kaydedilmesi, değerlendirilmesi ve yorumlanması), tıbbi istihbarat (yabancı tıp, biyoloji ve çevre bilimi kaynaklarından rakip ordular ve savaş alanı ilgili toplanan bilgiler). Teknik istihbarat pahalı ve her zaman güvenilir bilgi elde edemeyen bir istihbarat türüdür. Ancak gelişmiş ülkelerin daha az gelişmiş ülkeler karşısında da en güçlü taraflarıdır.

Ozan Örmeci

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder