-->
1908 Devrimi sonrası İttihat ve Terakki’nin ve Türkçülük düşüncesinin giderek güçlenmeye başladığı 1910’lı yıllarda ilk olarak Hüsn-ü Şiir adıyla çıkarılan Genç Kalemler dergisi İttihat ve Terakki döneminin Osmanlıcılık ve Türk milliyetçiliği (Türkçülük) arasındaki bocalama dönemine ışık tutar niteliğinde çok önemli bir yayındır. Bu yazıda kısaca Genç Kalemler dergisini ve derginin önemli yazarlarını size tanıtmaya çalışacağım.
1908 Devrimi sonrası İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin önemli isimlerinden biri olan Doktor Nazım’ın iki yeğeni tarafından Manastır’da çıkarılmaya başlayan Hüsn-ü Şiir dergisinin en önemli ismi ve derginin çizgisine yön veren isim Ali Canip Yöntem’dir. 1897 İstanbul doğumlu olan Ali Canip, daha önce Fecr-i Ati akımına dahi olmasına karşın giderek milli edebiyat çizgisine kaymaya başlamıştır. 1910 yılında çıkmaya başlayan Hüsn-ü Şiir dergisinde başyazarlık yapan Yöntem, dergideki yazılarında Türk edebiyatının geleceği konusundaki görüşlerine yer veriyor ve dilde sadeleşmeyi, Türkçeleştirmeyi ve Anadolu insanının sorunlarını dile getiren daha toplumcu, Batı edebiyatı taklidi olmayan yerel temaların işlenmesini savunuyordu. Derginin imtiyaz sahibi ve sorumlu müdürü Nesimi Sarım, başyazarı ise Ali Canip Yöntem’di. Dergi entellektüel çevrelerde kısa sürede dikkat çekti ve birçok genç ve yetenekli kalemi etrafında topladı. Bu isimlerden en önemlisi hiç kuşkusuz Ömer Seyfettin’dir.
1884 Gönen doğumlu olan ve sade bir Türkçe ile yazdığı muhteşem öyküleriyle günümüzde de hala Türk edebiyatının yüz aklarından biri kabul edilen Ömer Seyfettin, 31 Mart Vakası olarak bilinen gerici isyanı bastırmak için Selanik’ten İstanbul’a gönderilen Mustafa Kemal’in komutanlık yaptığı Hareket Ordusu’nda yer alan genç ve entellektüel bir subay, ateşli bir bağımsızlıkçı ve milliyetçidir. 8 sayısı çıktıktan sonra Genç Kalemler adını alan derginin ekibine ilk 8 sayı sonrası katılan Seyfettin, Bahar ve Kelebekler, Pamuk İpliği, İrtica Haberi, Bomba gibi büyük beğeni kazanan hikâyelerinin yanı sıra derginin siyasal çizgisine de yön veren isimlerden biridir. Ali Canip dilde sadeleşmeyi ve Türkçeleştirmeyi o dönemde sadece halka daha yakın olmak ve Batı taklitçiliğinden kurtulmak için isterken, Ziya Gökalp’la beraber Ömer Seyfettin’in yazılarında milli veya ulusal edebiyat adı verilen yeni edebiyat akımını ve genel olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına yol açacak ve Balkan Savaşları sonrası dozu giderek yükselecek ilerici ve Batı tipi bir ulus-devlet kurulmasını sağlayacak Türkçü düşüncenin izlerini bulmak mümkündür. Mesela Seyfettin “?” imzasıyla yayınladığı ve derginin Genç Kalemler adını almasından sonraki ilk sayısında yer alan “Yeni Lisan” isimli makalesinde Osmanlı Devleti halkının büyük çoğunlukta konuştuğu Türkçe dilinin halk tarafından yaygın kabul görmüş kelimeler dışında Arapça, Farsça ve Batı dilleri etkisinden kurtulmasını istemiş ve yaptığı sert çıkış edebiyat çevrelerinde büyük ses getirmiştir. Genç Kalemler Ziya Gökalp’in de hareket katılmasıyla beraber daha da etkili olacaktır.
Genç Kalemler dergisinin Ali Canip ve Ömer Seyfettin dışındaki diğer çok önemli ismi Ziya Gökalp’tır. Genel anlamıyla Genç Kalemler bir edebiyat dergisi olmasına rağmen Gökalp dergide önemli sosyolojik ve siyasi değerlendirmelere yer vermiş ve derginin vatansever, Türkçü çizgisi İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden de büyük manevi destek görmüştür. Bilindiği üzere Gökalp o dönemlerde İttihat ve Terakki Cemiyeti merkez yönetim kurulu üyelerinden birisidir. Nesimi Sarım da cemiyetin önemli üyelerinden biridir. Gökalp ayrıca Alfred Fouillée’den yaptığı çevirilerle modern toplumun gerekliliklerini pozitivist ve solidarist bir çizgide açıklamaya çalışmıştır. Derginin diğer önem isimleri arasında Mustafa Nermi, Kazım Nami Duru, Aka Gündüz (ya da Enis Avni), Mehmet Ali Tevfik ve Suphi Ethem vardır. Şimdi derginin üzerinde durduğu konulara yakından göz atalım.
Daha önce de belirttiğim üzere derginin üzerinde en fazla durduğu konu dilde sadeleşme ve milli edebiyat akımının yaratılmasıdır. Dergi yazarları avam olarak nitelendirilen halkın Tanzimat sonrası Türk edebiyatında ortaya çıkan Batı edebiyatı taklitçiliği ve dildeki yabancı kelimeler nedeniyle edebiyattan soğuduğunu ve Osmanlı halkının esas dilinin Türkçe olduğunu vurgulamışlardır. “Toplum için sanat” anlayışının görüldüğü bu düşünceye paralel olarak Genç Kalemler yazılarında öz Türkçe ve halkın benimsediği kelimeleri, temaları kullanmaya özen göstermişlerdir. Dergi Gökalp ve Seyfettin’in katılmasıyla beraber daha milliyetçi bir çizgi benimsemiş ve Gökalp’ın “Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan, Vatan büyük ve müebbed bir ülkedir: Turan” dizeleriyle hatırlanabilecek Turan şiiri ilk olarak burada yayınlanmıştır. “Yeni Lisan Müdafii” adıyla yayınlanan makaleler derginin çizgisini net bir biçimde ortaya koymaktadır. Bu makalelerde Türkçe karşılıkları bulunmayan teknik terimler dışında Türkçe’nin Arapça ve Farsça etkisinden kurtulması gerektiğinin, İstanbul diyalektinin Türkçe için ideal olduğunun ve tema seçiminde İstanbulin çevrelerden ziyade Anadolu halkına yönelmenin gerekli olduğunun altı kalınca çizilmiştir. Gökalp Turan’dan bahsetmesine karşın Seyfettin yazılarında Türkiye dışında yaşayan Türklerden ziyade Türk-Kürt-Çerkez ayırt etmeden Anadolu halkını temel almış ve bu anlamıyla Cumhuriyet’in ilanı sonrası hiçbir etnik unsuru dışlamayacak olan sivil Türk milliyetçiliğinin temellerini atmıştır. Bu görüşe ulaşmasında kuşkusuz bir diğer önemli etken aynı İttihat ve Terakki liderleri gibi o dönemde aydınlarının Türkçülük ve Osmanlıcılık arasında gidip gelmeleri ve Osmanlı Devleti’ni kurtarmak amacıyla dışlayıcı etnik milliyetçiliğe prim tanımamaya gayret etmeleridir.
Ömer Seyfettin; dili ve edebiyatı devleti kurtarmak için en az kılıç kadar önemli bir silah olarak görmüş ve Osmanlı Devleti’nin Türk kimliğini yok etmeye, bastırmaya yönelik yüzlerce yıllık birikimine rağmen Anadolu halkının büyük çoğunluğu Türkçe konuştuğuna göre, sadeleşmiş bir Türkçe ile dışlayıcı olmayan Türk milliyetçiliğinin devleti ayakta ve Anadolu halkını bir arada tutabilecek tek çare olduğuna inanmıştır. Türk milliyetçiliği temel olmasına karşına İslamcılık ve Osmanlıcılık anlayışları da dışlanmak istememiş ve parçalanmakta olan devleti ayakta tutabilmek düşüncesiyle dergi yazarları Sultan’a “Osmanlıların hükümdarı, Müslümanların Halifesi ve Türklerin Kağan’ı” şeklinde hitap etmişlerdir.
Dergi yazarları daha sonra Türk Yurdu ve Yeni Mecmua’da beraber yazacakları Fuat Köprülü ile de kalem kavgasına girmişlerdir. Türkoloji’ye merakıyla bilinen Köprülü Türk sözünü daha etnik bir temelde alarak bir ırk olarak kabul ettiği için Genç Kalemler’in sivil milliyetçiliğe yorulabilecek diğer etnik unsurları kapsayıcı Türkçülüklerinden hoşnut değildir. Bu nedenle Türk Yurdu’nda Genç Kalemler’e sert eleştiriler getirir. Ayrıca Köprülü’ye göre giderek enternasyonalleşen dünyada milli bir edebiyat yaratmak için uygun koşullar yoktur.
Kanımca Genç Kalemler’in en önemli özelliği aynı İttihat ve Terakki Cemiyeti daha sonra da Partisi gibi Türkçülük – Osmanlıcılık arasındaki bocalamaları çok iyi yansıtan ürünler vermeleri ve Mustafa Kemal’den önce sivil temelde olacak ve hiçbir etnik unsuru dışlamayacak olan bir milliyetçilik anlayışına ulaşmış olmalarıdır. Dahası Tanzimat taklitçiliğinin sert bir şekilde eleştirilmesi ve sıradan halkın sorunlarına değinilmesi Genç Kalemler’in toplumcu tavrına iyi bir örnektir.
KAYNAKLAR
- Arai, Masami, “Turkish Nationalism in the Young Turk Era”, Leiden: E.J. Brill, (1990)
- Vikipedi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Gen%C3%A7_Kalemler
- Öykülü Geceler, http://www.oykulugeceler.net/icy_content.asp?upsale_id=20&t=%C3%96mer%20Seyfettin
Ozan Örmeci
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder