Sayfalar

20 Eylül 2020 Pazar

OECD Daha İyi Yaşam Endeksi Verilerinde Türkiye


OECD (Organisation for Economic Co-operation and Development) veya Türkçe adıyla Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı olarak da söylenebiliyor)[1], İkinci Dünya Savaşı sonrasında Marshall Planı’nın uygulanmasını ve Avrupa’nın kalkınmasını sağlamak amacıyla kurulan Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün (OEEC) devamı niteliğinde ve 1961 yılında kurulmuş olan önemli bir uluslararası kuruluştur.[2] 37 üyesi olan[3] OECD’nin üyelerinin büyük bölümü Avrupalı devletlerdir. OECD’nin Avrupalı üyeleri; Almanya, Avusturya, Belçika, Birleşik Krallık (İngiltere), Çek Cumhuriyeti (Çekya), Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan’dır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Kanada, Kolombiya, Meksika ve Şili, OECD’nin Amerika kıtasındaki üyeleridir. OECD’nin Pasifik bölgesinden üyeleri ise; Avustralya, Güney Kore, Japonya ve Yeni Zelanda’dır. OECD’nin kalan iki üyesi ise, Ortadoğu bölgesinden Türkiye ve İsrail’dir. Türkiye, 1961 yılında OECD’nin kurucu üyelerinden birisi olmuştur. Kosta Rika ise, şu sıralar OECD’nin 38. üyesi olmak için kurumla müzakereler yürütmektedir.[4]


OECD nam-ı diğer Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü

OECD, özellikle ekonomi alanındaki istatistikleriyle, ülkelerin ekonomik performanslarını ölçmek konusunda çok önemli bir otorite kabul edilmektedir. Ayrıca, kurum, 2011 yılı Mayıs ayından bu yana “OECD Better Life Index” (OECD Daha İyi Yaşam Endeksi) adıyla[5] ülkelerin yaşam kalitelerini (wellness) ölçen yeni bir endeks oluşturmaya ve bunun sonuçlarını yayınlamaya başlamıştır. Endekste; “housing” (barınma imkânları), “income” (gelir koşulları), “jobs” (iş imkânları), “community” (sosyal destek imkânları), “education” (eğitim kalitesi), “environment” (çevre koşulları), “civic engagement” (sivil katılım/demokrasi imkânları), “health” (sağlık hizmetleri), “life satisfaction” (hayat memnuniyeti), “safety” (güvenlik) ve “work-life balance” (iş-yaşam dengesi) gibi kriterler değerlendirilmekte ve ülkelerin bu konularda vatandaşlarına sundukları imkânlar ölçülmektedir. 37 üye ülke dışında, Brezilya, Rusya ve Güney Afrika da bu endekste verileri toplanan ve ölçülen ülkeler arasında yer almaktadırlar.


OECD Daha İyi Yaşam Endeksi

Türkiye, OECD Daha İyi Yaşam Endeksi verilerine göre, OECD üyesi ülkeler arasında neredeyse tüm istatistiklerde vatandaşlarına en kötü şartları sunan ve yaşam kalitesi en düşük olan ülke durumundadır.[6] Bu, Türkiye’nin geçmişte de yaşam şartları çok yüksek bir ülke olmadığı ve halen gelişmeye devam ettiği düşünüldüğünde, oldukça normal bir durumdur. Nitekim Türkiye’nin son 20 yılda birçok alanda atılım yaptığı, kurumun web sitesinde de açıkça vurgulanmıştır. Ancak Türkiye’nin atılım yaptığı alanların çok sınırlı kalması, diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında, Türkiye adına olumsuz bir durumdur. Türkiye, seçimlere yüzde 86 gibi çok yüksek bir katılım oranının olmasının da etkisiyle, sivil katılım/demokrasi imkânları konusunda oldukça iyi bir durumdadır. Ancak Türkiye, gelir, sağlık hizmetleri, sosyal destek imkânları, eğitim kalitesi, iş imkânları, çevre koşulları, iş-yaşam dengesi, barınma imkânları gibi neredeyse tüm diğer kategorilerde ise ortalamanın altında ve genelde son sıralardadır.

Bu istatistiklere daha detaylı bakmak gerekirse şunlar belirtilebilir:

 Barınma İmkanları: Türkiye’de, aileler, genelde gelirlerinin yüzde 20 düzeyinde bir bölümünü kira veya ev taksidi olarak harcamaktadırlar. Bu, OECD ülkeleri ortalamasıyla da uyumlu bir durumdur ve Türkiye’yi 40 ülke arasında 14. sıraya oturtmaktadır. Ayrıca, Türkiye’de hane halkı için bir kişiye ortalama 1 oda düşmektedir ki, bu da, 1,8 olan OECD ortalamasının altındadır ve Türkiye’yi bu konuda 40 ülke arasında 38. sıraya yerleştirmektedir. Ayrıca Türkiye’de alafranga tuvalet yaygınlığı halen yüzde 92 dolayındadır ki, bu da OECD ülkeleri arasında en düşük ortalama olarak dikkat çekmektedir.

Gelir Koşulları: Her ne kadar “para saadet getirir” sözü her zaman doğrulanmasa da, gelir koşullarının bir ülkenin ve halkın yaşam düzeyinde önemli rol oynadığı yadsınamaz bir gerçektir. OECD ülkelerinde ortalama 33.000 dolar olan ortalama gelir, haliyle Türkiye’de çok daha düşüktür. Bu kategoride, Türkiye, 40 ülke arasında 32. sırada yer almaktadır. Ayrıca, son yıllarda yapılan atılımlara karşın, gelir eşitsizliği konusunda da Türkiye’de ciddi sorunlar mevcuttur. Son aylarda döviz kurlarında yaşanan fahiş artış nedeniyle, güncel bir çalışmada, Türkiye'nin durumu, büyük olasılıkla 40 ülke arasında en son sıralara inecektir.

İş İmkânları: Türkiye’de aktif işgücü grubundaki (15-64 yaş arası) nüfusun yalnızca yüzde 52’sinin işi bulunmaktadır. Bu kategoride, Türkiye, 40 ülke arasında 39. sıradadır ve oldukça başarısız bir konumdadır. İş imkânları bağlamında cinsiyet eşitliği tablosuna bakıldığında da, Türkiye, 40 ülke arasında son sırada yer almaktadır. Dolayısıyla, işsizlik ve özellikle kadın işsizliği Türkiye için büyük bir sorundur.

Sosyal Destek İmkânları: Türkiye’de, sanılanın aksine toplumsal bağlar ve sosyal destek imkânları da gelişmiş ülkelere kıyasla daha geri durumdadır. Örneğin, OECD ülkelerinde ortalama olarak halkın yüzde 89’u ihtiyaç durumunda güvenebilecekleri toplumsal destek imkânları ve sosyal ağlar olduğuna inanırken, Türkiye'de bu oran yüzde 86’dır. Bu bağlamda, Türkiye, 40 ülke arasında 36. sırada yer almaktadır.

Eğitim Kalitesi: Türkiye, aktif işgücünün eğitim seviyesi anlamında 40 OECD ülkesi arasında 39. sıradadır. Bu yaş aralığında, ortalama ikinci derece ve daha yüksek eğitim alanların oranı yüzde 40’ın altındadır. Bu da, Türkiye’de özellikle yüksek eğitimin yaygınlaştırılması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Çevre Koşulları: Türkiye, hava kirliliği konusunda 40 OECD ülkesi arasında 35. sıradadır. Su temizliği (kalitesi) konusunda ise, Türkiye, 39. basamakta yer almaktadır.

Sivil Katılım/Demokrasi İmkânları: Türkiye, yüzde 86 ortalama ile, seçimlere katılım konusunda OECD Daha İyi Yaşam Endeksi’ne dahil 40 ülke arasında 4. sırada yer almaktadır. Bu, herhangi bir konuda Türkiye’nin ulaştığı en büyük başarı olarak dikkat çekmektedir ve OECD ortalaması olan yüzde 68’in epey üzerindedir.

Sağlık Hizmetleri: Türkiye’de ortalama yaşam beklentisi 78 yaş olup, 40 ülke arasında bu konuda 29. sırada yer alınmaktadır. Bu konuda OECD ortalaması ise 80’dir. Türkiye’de halkın yüzde 69’u sağlık koşullarından memnundur ki, bu da OECD ortalamasıyla paraleldir. Bu anlamda, sağlık hizmetlerinde de durum -diğer kategorilerle kıyaslandığında- nispeten biraz daha iyi durumdadır.

Hayat Memnuniyeti: Türkiye’de halkın hayat memnuniyeti ölçüldüğünde, 40 ülke arasında 37. sırada yer alınması, ülkedeki zorlu yaşam koşullarının ve halk memnuniyetsizliğinin ispatı durumundadır.

Güvenlik: Türkiye’de halkın yüzde 60’ı gece evine yalnız başına dönerken güvenli hissettiğini belirtirken, bu, yüzde 68 olan OECD ortalamasının altındadır ve Türkiye’yi 40 ülke arasında 31. sıraya oturtmaktadır. Ancak Türkiye’de cinayet oranı OECD ortalamasının altındadır ve bu konuda 40 ülke arasında 29. olunmuştur.

İş-Yaşam Dengesi: Türkiye’de çalışanların yaklaşık üçte biri (yüzde 33) çok uzun saatler mesai yapmaktadırlar ki, bu, yüzde 11 olan OECD ortalamasının çok üzerindedir ve Türkiye’yi 40 ülke arasında son sıraya koymaktadır. Buna karşın, genel ortalamada, çalışan kesimin ortalama bir gün içerisinde 14,8 saat işdışı aktivitelerine zaman kalması, 15 saat olan OECD ortalamasına yakındır. Bu nedenle, bu konuda 40 ülke arasında 24. sırada yer alınmaktadır.

 

Bu verilere bakıldığında, şu tespitler rahatlıkla yapılabilir:

  • Türkiye, son yıllarda dış politikada bölgesel bir güç olmayı başarmış olmasına karşın, ülke içerisindeki hayat kalitesi bağlamında gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında epey gerikalmış bir ülkedir. Bu da, Türkiye’de kaynakların halk (vatandaşlar) için değil, devlet için harcandığının somut bir ispatıdır. Hatta bu yönüyle, Türkiye, gelişmiş demokratik ülkelerle kıyaslandığında, oligarşik bir rejim görüntüsü çizmektedir.
  • Türkiye, acilen iş imkânları, çevre koşulları, eğitim kalitesi ve hayat memnuniyeti gibi konularda reformlara girişmeli ve atılım yapmaya başlamalıdır. Aksi takdirde, artan nüfusla birlikte ülkedeki yaşam kalitesi daha da düşecektir. 
  • Demokratik katılım, Türkiye’de çok yüksek düzeylerdedir. Bu nedenle, Türkiye’de halkın demokrasiye yatkın olmamasından değil, ancak devletin demokrasiye yatkın olmamasından söz edilebilir.
  • Türkiye, sağlık hizmetleri konusunda nispeten iyi durumdadır. Ancak artan nüfus nedeniyle, bu konuda da atılımlar sürdürülmelidir.
  • Türkiye, halkın eğitim seviyesini ve kalitesini yükseltmelidir. Bu nedenle, ihtiyaca göre yeni üniversiteler açılmalı ve bu kurumların eğitim kalitelerini arttırmak için ciddi plan-program yapılmalıdır.
  • Türkiye’nin OECD verilerinde ispatlanan gerikalmışlık durumu, ülkedeki mevcut hükümetten değil, daha çok ülkenin zorlu koşullarından ve bir ölçüde de devletçi siyasi düzenden kaynaklanmaktadır. Nitekim bu veriler, Türkiye'nin son 20 yılda yaptığı atılımlara karşın halen bu düzeylerdedir. Bu nedenle, halkın yöneticilerinden hesap sorabildiği şeffaf, halkçı ve demokratik bir rejim kurulmadığı sürece, Türkiye’nin gelişmiş ülkelerle rekabet edebilmesi imkânsızdır.
  • Türkiye’deki kritik karar alıcılar ve devlet elitleri, yeni bir beyin göçü dalgası ve ilerleyen yıllarda yaşanması muhtemel sosyal patlamaların önüne geçebilmek için, mutlaka ama mutlaka stratejik hedefler kadar vatandaş memnuniyeti ve iyiliğini de düşünmek zorundadırlar. Zira stratejik hedefler devlet katında daha önemli bir konu olarak algılansa da, bu hedeflerin gerçekleştirileceği bir beşeri sermayenin mevcut olmaması durumunda, ilerleyen yıllarda bu kazanımlar kolaylıkla geri kaybedilebilir. Bu nedenle, Türkiye’de kaynakların vatandaşlar için kullanıldığı halkçı bir düzenin gerekli olduğu apaçık ortadadır.

 Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ

 

[1] Web sitesi için bakınız; https://www.oecd.org/.

[2] OECD’nin kısa tarihçesi için bakınız; https://www.thebalance.com/organization-economic-cooperation-development-3305871#:~:text=The%20OECD%20was%20initially%20called,governments%20recognize%20their%20economic%20interdependence.

[3] Bakınız; https://www.oecd.org/about/members-and-partners/.

[4] Bakınız; https://www.oecd.org/latin-america/countries/costa-rica/.

[5] Web sitesi için bakınız; http://www.oecdbetterlifeindex.org/.

[6] Bakınız; http://www.oecdbetterlifeindex.org/countries/turkey/.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder