Orta Doğu coğrafyasında, Suriye iç savaşının gölgesinde, son aylarda çok önemli ve hatta tarihi bazı siyasi gelişmeler yaşanıyor. Sünni mezhebi içerisinde yer alan Selefi-Vehhabi ekolün lideri ve aynı zamanda İslam dini açısından kutsal olan Hicaz bölgesini kapsaması bağlamında özel bir ülke olan Suudi Arabistan, yeni Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman’ın[1] önderliğinde hem büyük bir reform sürecinden geçiyor, hem de İsrail gibi Müslüman halkların birçoğu açısından -Filistin Sorunu nedeniyle- istenmeyen bir ülkeyle giderek yakın işbirliğine yöneliyor. Bu yazıda, uluslararası basın-yayın ve düşünce kuruluşlarında yer alan haberler ve raporlar doğrultusunda, henüz 30’lu yaşlarının başında ülkesinde ipleri kendi eline alan genç Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman’ın reformlarına göz atacak ve son yaşanan Suudi Arabistan-İsrail yakınlaşma sürecini mercek altına alacağım.
Kral Selman ve Veliaht Prens Muhammed Bin Salman
Önce Suudi Arabistan’da son birkaç yılda yaşanan hızlı reform sürecine ve bu reformun mimarı olan yeni Veliaht Prens Muhammed Bin Salman’ın geçmişine bakmakta fayda var. 2015 yılında tahta çıkan Kral Selman’ın (Selman bin Abdülaziz el-Suud) 82 yaşında olması, İran’la girişilen jeopolitik rekabette Yemen ve Suriye’de istenilen sonuçların elde edilememesi ve son dönemde petrol fiyatlarının düşmesine bağlı olarak yaşanılan ekonomik kriz nedeniyle zor günler geçiren Suudi Arabistan’da, hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz yıl Haziran ayında, Kral Selman sürpriz bir karar alarak yeni bir ferman yayınlamış ve 2015 yılında yine sürpriz bir şekilde Savunma Bakanı olan[2] oğlu Muhammed Bin Salman’ı yeni “Veliaht Prens” olarak ilan etmişti.[3] Bu durum, genç Prens’in, o zamana kadar Veliaht Prens durumunda olan 57 yaşındaki Kral’ın yeğeni Muhammed bin Nayef’in de yerine geçeceği anlamına geliyordu. Bu sayede Savunma Bakanı olarak görevine devam eden Muhammed Bin Salman, aynı zamanda Kraliyet hiyerarşisi içinde ikinci adam konumuna yükselmiş ve Başbakan Yardımcılığı görevini de devralmıştı. "Reformist" olarak adlandırılan ve hakikaten de göreve geldiği günden itibaren çok kısa sürede büyük değişimlere imza atan Prens Muhammed Bin Salman, buna karşın sanıldığı gibi her konuda ılımlı veya yumuşak bir isim de değil. İyi bir Selefi Müslüman olan Salman, reformlarına karşın Sünni İslami kimliğinden taviz vermiyor ve özellikle İran’a ve Tahran'ın geliştirdiği "Şii hilali" politikalarına karşı çok sert tepkiler veriyor. Bu nedenle, Alman DW haber ajansından Marko Langer, genç Prens'i “reformist ve sertlik yanlısı” (reformist and hard-liner) olarak değerlendiriyor.[4] CFR’deki analizleriyle tanınan Steven Cook ise, zor bir dönemde başa geçen Muhammed Bin Salman’ın büyük potansiyeli olduğuna dikkat çekiyor ve onu genel itibariyle övüyor.[5] Anthony H. Cordesman da, ABD ile Suudi Arabistan’ın birçok konuda ortak hareket etmesi gerektiğini ortaya koyan yazısında, ABD’nin Kral Selman ve reformist Prens’e yardım etmesi gerektiğini yazıyor.[6] Şimdi herkesin konuştuğu bu genç ve reformist Prens’in yaptıklarına beraber göz atalım…
30 yaşında dünyanın en genç Savunma Bakanı ve 32 yaşında Suudi Arabistan’ın iki numaralı yöneticisi olmayı başaran Muhammed Bin Salman, yüzde 70’i 30 yaşın altında genç bir nüfusa sahip olan ve son yıllarda genç işsizliğinin hızla arttığı Suudi Arabistan’da, halk ve özellikle de gençler tarafından şimdilerde bir umut olarak görülüyor.[7] Muhammed Bin Salman, Veliaht Prens ilan edilir edilmez başlattığı yolsuzluk operasyonuyla ipleri eline aldığını gösterdi ve rakiplerine gözdağı verdi.[8] Öyle ki, Veliaht Prenslikten alınan Muhammed bin Nayif de dâhil olmak üzere onlarca Suudi Prensine ülkeden çıkma yasağı getirildi ve yine birçok Prens operasyon kapsamında aylarca otellerinde (Ritz-Carlton) alıkonuldu.[9] Bu durum, uluslararası basında “Kraliyet darbesi” veya “Saray darbesi” iddialarını da beraberinde getirdi.[10] Yorumlara göre, 30 yaşındaki kardeşi Khalid bin Salman’ın Suudi Arabistan’ın yeni Washington Büyükelçisi olarak atanması da Salman ve ekibinin Suudi Arabistan’ı yavaş yavaş ele geçirdiğine işaret ediyor. Hatırlanacağı üzere, Sadakat Konseyi’nde yapılan veliaht oylamasında 31 ret oyuna karşılık 34 evet oyu alan Salman, göreve geldikten hemen sonra “Ülkeyi sadece ülkeyi kuran Kral Faysal el Suud’un oğlu ya da torunları yönetebilir” şeklinde getirdiği yasayla, kuzeni Muhammed bin Nayif’in Kral olma ihtimalini tamamen ortadan kaldırmıştı.[11] Ayrıca 2018 yılı Şubat ayında, Suudi Arabistan’da görevli tüm üst düzey Generallerin de görevlerine son verildiği açıklandı.[12] Bu operasyonun, önceki yolsuzluk operasyonu sürecinin devamı olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca Rus basınında kısa bir süre önce yer alan bir haberde, yaşlanan Kral Selman’ın yakında yetkilerini oğlu Prens Muhammed Bin Salman’a devredeceği yazılmıştı.[13] Tüm bunlar, genç Prens’in hızlı yükselişinin emareleri olarak görülüyor.
1985 doğumlu genç Veliaht Prens’in yükselen konumu, Suudi Arabistan’da şok edici gelişmeleri de beraberinde getirdi. Kısaca MBS[14], “Bay Herşey” (Mr. Everything)[15] veya “Taze Prens” (Fresh Prince)[16] olarak anılan Muhammed Bin Salman, Kral Selman’a yaptırdığı veya kendisinin açıkladığı şok edici reformlarla son aylarda adından sıkça söz ettirmeye başladı. Prens, ilk olarak Suudi Arabistan’ın yumuşak karnı olarak görülen “kadın hakları” konusunda atağa kalktı ve Suudi Arabistan vatandaşı olan kadınların, hem aday, hem de seçmen olarak 12 Aralık 2015’teki yerel seçimlerine katılabileceği bildirerek, kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanımış oldu.[17] Genç ve reformist Prens, daha sonra kadınlara yönelik anlamsız araba kullanma yasağını da kaldırdı (Haziran 2018’den itibaren geçerli olacak şekilde).[18] Prens’in girişimleriyle gerçekleşen bir diğer reform ise, Suudi Arabistan’da genelde eve kapalı olarak yaşayan kadınların stadyumlarda maç izleyebilme hakkını kazanmaları oldu.[19] Kral Suud Üniversitesi’nde Hukuk eğitimi almış Veliaht Prens’in tek eşli olması da kadınlara saygısını gösteren önemli bir ayrıntı. Çok önemli bir diğer gelişme ise, yine Prens’in girişimleriyle Suudi Arabistan Ordusu’na kadın personelin alınmasına onay çıkması oldu.[20] Son önemli gelişme ise, reformist Prens’in -hiç beklenmedik şekilde- Suudi kadınlarına saygı sınırları aşmadıkları sürece istedikleri gibi giyinebilmelerini ve örtünmeleri gerekmediğini açıklaması oldu.[21]
Ayrıca Prens Muhammed Bin Salman, din (İslam) konusunda da ılımlı mesajlar vermeye gayret ediyor ve Suudi Arabistan’ı “tüm dinlere açık bir ‘ılımlı İslam’ ülkesi” yapmak istediğini belirterek, İslami radikalizmle mücadele edeceğinin sözünü veriyor.[22] Prens’in önayak olduğu tüm diğer reformlar da (örneğin 35 yıllık yasağın ardından Suudi Arabistan’da sinema salonlarının yeniden açılması[23]) bu iddialarını güçlendiriyor ve somut bir zemine oturtuyor. Bu reformlar genelde dünyadan olumlu tepki alırken, bir kısım medya ise bunları “göstermelik” buldu ve Suudi Arabistan’daki rejimin katı yapısının değişmediğine dikkat çekti. Prens, Türkiye’de ve Avrupa’da genelde küçümsenmesine karşın, Suudi Arabistan tarihi açısından son derece önemli ve ilerici olan bu reformlarının ardından, ekonomi ve dış politika alanlarında yeni bazı politikalara hız verdi. Bu nedenle, Türk basınında, Suudi Arabistan’ın Mustafa Kemal Atatürk’ün 1920’lerde Türkiye’de yaptığı reformlara özendiği yorumları bile yapılmaya başlandı.[24] Prens Muhammed Bin Salman ise, ABD’nin ünlü New York Times gazetesi başyazarı Thomas Friedman’a yaptığı açıklamada, “Ölmeden reformları kendi gözlerimle görmek istiyorum” diyerek, reformlar konusundaki kararlılığını gösterdi.[25]
BBC Arapça servisinden Amir Rawash’ın haberine göre; petrole daha az bağımlı bir ekonomi isteyen genç Prens, Suudi Arabistan’ın 2020 itibariyle petrol gelirleri olmadan da ayakta kalabilecek bir ekonomi düzeni kurmasını isteyen tam bir reformist.[26] Suudi Arabistan’ın kısa süre önce açıklanan “2030 Vizyonu” adlı stratejik belgesinde de ısrarla vurgulanan sadece petrol üreticisi ülke olmaktan çıkarak bir endüstri ülkesine dönüşme ve Saudi Aramco’yu bu yönde reforme etme görüşü[27], böylelikle genç Prens’in vizyonuyla birebir örtüşen bir stratejik hedef olarak karşımıza çıkıyor. Muhammed Bin Salman, aslında Suudi Arabistan’ın yakın bir gelecekte petrol gelirlerinin azalma ihtimalini öngören rasyonel bir devlet adamı. Bu nedenle, Suudi Arabistan ekonomisini çeşitlendirmeye ve farklı sektörleri geliştirmeye çalışıyor. Akademik literatürde “resource curse” (kaynak laneti) veya “rentier state” (rantiye devlet) olarak anılan sorunlardan muzdarip olan Suudi Krallığı, bu şekilde sistemini reforme etmek ve geleceğini garanti altına almak istiyor.[28] Prens’in bir diğer reform projesi ise, NEOM adıyla yeni ve küresel bir Suudi şehrinin inşa edilmesi[29] ve inovasyon ve ekonomi odaklı bu şehrin Suudi Arabistan’ın geleceği kurtarması yönünde.[30] Benzer şekilde, Prens’in hayalleri arasında Suudi Arabistan’ın Las Vegas’ı olacak büyük bir eğlence şehrinin açılması da var.[31] Bu şekilde, Muhammed Bin Salman’ın Suudi Arabistan’ı Dubai ve Katar modeli doğrultusunda dönüştürmeye çalışacağı söylenebilir. Bu konuyu Chatham House için yazdığı bir analizde değerlendiren Jane Kinninmont’a göre, yine tüm bu reform girişimlerini, Prens Muhammed Bin Salman liderliğinde Suudi Arabistan’ın petrol-sonrası ekonomi (post-oil economy) dönemine hazırlandığı şekilde yorumlamak gerekiyor.[32] Ancak Suudi Arabistan ekonomisi açısından petrolün daha uzun yıllar önemli rol oynamaya devam edeceği de yadsınamaz bir gerçek. Bu nedenle, Suudi Arabistan’ın Çin Halk Cumhuriyeti gibi enerji açığı olan ülkelerle önümüzdeki dönemde daha yakın ekonomik ilişkiler kurmasını beklemek mantıklı gözüküyor. Ek olarak, Prens’in başlattığı yolsuzluk operasyonunu da ekonomideki reform süreci kapsamında olumlu bir adım olarak değerlendirmek gerekir. Ekonomideki bir diğer önemli güncel gelişme ise, Suudi Arabistan’ın Japonya’nın Softbank firması ile çok büyük bir anlaşma imzalayarak, güneş enerjisi alanında atağa kalkması oldu.[33] Ancak petrol fiyatlarının düşük seyri nedeniyle Suudi Arabistan’ın son dönemde ekonomide iyi gittiğini söylemek hayli zor. Öyle ki, kısa bir süre önce, 1 Ocak 2018 itibariyle bu ülkede de Katma Değer Vergisi (KDV) uygulamasının başlatıldığı -yüzde 5 oranında- ve benzine yüzde 127 oranda zam yapıldığı duyuruldu.[34] Oysa Prens Salman’ın reformlarının başarılı olması için, bunların ekonomik başarılarla da desteklenmesi şart.
Savunma Bakanı olur olmaz, İran ile Suudi Arabistan’ın farklı güçleri destekledikleri Yemen konusunda başlattığı askeri operasyonla İran konusunda sert bir politika izleyeceğinin sinyallerini veren Prens Muhammed Bin Salman, bu konuda yaşadığı başarısızlığa karşın, İran konusundaki politikasını değiştirmek konusunda istekli gözükmüyor. Öyle ki, genç Prens, İran’a yönelik söylemlerini her geçen gün sertleştiriyor. Prens Muhammed, kısa bir süre önce, İran’ın nükleer silahlar geliştirmesi durumunda kendilerinin de nükleer silah yapımına başlayacaklarını açıklayarak, İran dini lideri Ali Hamaney’i “Orta Doğu’nun Yeni Hitler’i” olarak nitelendirmişti.[35] Ayrıca 2017 yılı sonunda Suudi Arabistan’ın yayınladığı bir propaganda videosunda İran’ın vurulması ve İran Devrim Muhafızları (Pasdaran) Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin Suudi Arabistan güçleri tarafından gözaltına alınması sahnelerinin yer alması[36], Suudi Arabistan’ın İran politikası konusunda şakasının olmadığını gösteren ilginç bir girişimdi. 2017 yılı içerisinde yaptığı bir başka açıklamada, Salman, İran’la diyalog konusunda kapıları zaten kapatmıştı.[37] Dolayısıyla, tüm bu veriler, Suudi Arabistan’ın İran politikasının ABD’deki Donald Trump yönetiminin çizgisine uygun şekilde giderek sertleşeceğini gösteriyor. Ancak bu rekabetin daha çok üçüncü ülkelerde (Yemen, Suriye, Lübnan, Irak) “gölge savaşları” şeklinde devam etmesini öngörmek şimdilik daha doğru olur. Zira Kuzey Kore ve Suriye gibi başka önemli gündemleri de olan ABD, İran konusunda şimdilik askeri seçeneğe yönelmiş gibi gözükmüyor.
Suudi Arabistan-İran rekabeti[38]
Prens’in Yemen hamlesi dışındaki bir diğer atağı da, ABD Başkanı Donald Trump ve diğer Körfez ülkeleriyle beraber geliştirdiği “Katar ablukası” oldu.[39] Müslüman Kardeşler hareketine Türkiye ile beraber en çok destek veren ülke olan Katar’a yönelik bu izolasyon, Suudi Arabistan’ın, demokratik aktörlerden ziyade radikal İslamcı partilere ve aşırıcı fikirlere uygun ortam yaratan Arap Baharı sürecine yönelik bir tepkisi olarak okunmalı. Katar krizinde Suudi Arabistan ve ABD’nin uyguladığı politika henüz tam anlamıyla sonuç almasa da, Orta Doğu’daki Kral ve tek adam yönetimlerinin son aylarda yeniden güçlenmeye başladığı da gözle görülür bir gerçek. Ayrıca Salman, 2015 yılında oluşturduğu İslami Askeri Terörizm Karşıtı Koalisyonu’nu[40] (Islamic Military Counter Terrorism Coalition – IMCTC) geçtiğimiz yıl Riyad’da ilk kez toplayarak, terörizmle mücadele konusundaki katı duruşunu da tüm dünyaya gösterdi ve bu konuda Arap dünyasına liderlik etme isteğini ortaya koydu.[41] Dolayısıyla, Prens Salman döneminde Orta Doğu’da yeniden statükoya dönüleceğini ve halk hareketlerinin önüne set çekileceğini öngörmek mümkün.
Donald Trump ve Prens Muhammed Bin Salman
Prens Muhammed Bin Salman, ABD ve Batı müttefikliği konusunda çok sıcak mesajlar vererek, Washington’daki gücünü de hızla arttırıyor. 2017 yılı Mart ayında Beyaz Saray’daki görüşmeleri sonrasında, Salman, İslamofobik açıklamalarıyla İslam dünyasında zaman zaman tepki yaratan ABD Başkanı Donald Trump’ı “Müslümanların gerçek dostu” olarak nitelendirmiş ve ona büyük destek vermişti.[42] Salman, son olarak Birleşik Krallık ve ABD’ye yaptığı ziyaretlerle de dünya kamuoyunun ilgisini üzerinde topladı. Önce İngiltere’ye giden Prens, geleneksel olarak Orta Doğu’da önemli bir güç olan Birleşik Krallık’ta ülkesi adına lobi yaptı ve ABD ziyareti öncesinde moral topladı. Prens’in Suudi Arabistan’da ipleri eline almaya başladığına dikkat çeken İngiliz medyası da, bu ziyarete geniş yer ayırdı.[43] Prens’in sonraki durağı ise ABD oldu. 19 Mart’ta başlayan iki haftalık ABD ziyareti çok geniş yelpazeye yayılan baş döndürücü bir görüşme trafiğine sahne olan Prens Salman, ünlü talk-show programcısı Oprah Winfrey’i bile kapsayan çok kapsamlı ve başarılı bir halkla ilişkiler (pr) çalışmasına imza atarak[44], ABD’den adeta “rüzgâr gibi geçti”. Trump tarafından Beyaz Saray’da ilginç bir şekilde ABD’den satın aldığı rekor sayıdaki silahları gösteren bir grafikle karşılanan Prens, buna karşın ABD ile ilişkiler konusunda pozitif mesajlar vermeyi sürdürdü.[45] Ayrıca Prens’in dünyanın en pahalı tablosu olan Leonardo da Vinci imzalı “Salvator Mundi”yi 450 milyon dolara satın aldığının iddia edilmesi de[46], onun Batı dünyasında yarattığı reformist imajı pekiştiren bir gelişme oldu. Prens, son olarak “İsrail devletinin var olma hakkı” olduğunu da savunarak[47], henüz bu ülkeyi tanımayan Suudi Arabistan tarihi açısından çok önemli bir değişime imza attı.
Suudi Arabistan ve İsrail arasında resmi diplomatik ilişkiler henüz kurulmuş durumda değil. Ancak son yıllarda iki ülke arasında gözle görülür bir yakınlaşma sürecinin yaşandığı da açıkça fark edilebiliyor. 2002’den beri İsrail-Filistin Sorunu konusunda “iki devletli çözüm” önerisini destekleyen Riyad[48], bir süredir İsrail’le zaten kapalı kapılar ardında görüşmeye başlamıştı. Hatta 2015 yılında, bir CFR etkinliği kapsamında, İsrail Büyükelçisi Dore Gold ve Suudi General Dr. Anwar Eshki bir araya gelmiş ve ortak bir oturuma katılmışlardı.[49] Ayrıca iki ülke arasındaki askeri (savunma sanayisi) işbirliği de zamanla gelişecek gibi gözüküyor. Örneğin, 2016 yılında, uluslararası basında Suudi Arabistan’ın Güney Afrika üzerinden İsrail’e ait insansız hava araçları (drone) almaya çalıştığı yazılmıştı.[50] Ayrıca yine Dr. Anwar Eshki başkanlığındaki bir Suudi heyeti, 2016 yılı içerisinde İsrail’i ziyaret etmiş ve bu ziyaret, İsrail basınında, diplomatik ilişkilerin kurulması yönünde ileri bir adım olarak yorumlanmıştı.[51] Aynı yıl içerisinde Birleşik Krallık medyasına verdiği bir konferansta konuşan Knesset eski üyesi İsrailli eski bir Bakan olan Siyonist haham Michael Melchior da, “İsrailli yerleşimcilerin Suudi Arabistan’ı ziyaret edecekleri gün için pazarlıklar sürüyor ve Tanrı’nın yardımıyla, yani ‘inşallah' çok yakında bu gerçekleşecek” açıklamasını yapmıştı.[52] Kısa bir süre önce de, Suudi Arabistan bir Air India uçaklarına kendi hava sahasını kullanarak İsrail’e uçma hakkı tanımış ve İsrail’e bir jest yapmıştı.[53] Yakınlaşma sürecinin son noktasını ise, daha önce de belirttiğim şekilde, Prens Salman’ın “Yahudilerin devlet kurma hakkı” olduğunu açıklaması oluşturdu.[54] Açıklama, dünya basınında ve İsrail’de çok olumlu tepkiler aldı ve Filistin Sorunu’nun çözülmesi yönünde umutları yeniden yeşertti.[55] İki ülke arasındaki yakınlaşmanın daha da devam etmesi ve kısa süre içerisinde Riyad ve Tel Aviv’in “İran karşıtlığı” çizgisinde bir işbirliğine yönelmeleri bekleniyor.[56] Bu durum, zamanla İsrail’in Suudi Arabistan tarafından tanınmasına bile neden olabilir. Bu ise, Filistin Sorunu’nun çözümü konusunda İsrail’in uluslararası kurumlara daha büyük katkı sunmasına neden olabilir. Hatırlamak gerekirse, Suudi Arabistan 2002 yılında Filistin Sorunu konusunda önemli bir girişime imza atmış ve 1967 parametrelerine uygun (Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olduğu iki devletli bir çözüm, 1967 Altı Gün Savaşı öncesi sınırlarına dönülmesi ve mülteci sorununa adil bir çözüm geliştirilmesi) bir “barış planı” ortaya koymuştu.[57] Elbette bunu bir ilk olarak görmemek lazım; Arap dünyasında Mısır ve Ürdün gibi İsrail’i tanıyan ülkeler zaten mevcut. Ancak Suudi Arabistan gibi tarihsel açıdan en sert, en güçlü ve en önemli Sünni İslam ülkelerinden birinin İsrail’i tanıması, kuşkusuz Yahudi Devleti’nin güvenliğini garanti altına alabilecek tarihi bir gelişme olacaktır.
İki ülkeyi birbirlerine yakınlaştıran en önemli sebeplerin; İran’ın nükleer programına olan muhalefetleri ve İran’ın Orta Doğu’da takip ettiği Şii yayılmacı politikalara tepkileri olduğu görülüyor. BBC’den Jonathan Marcus’a göre, her iki ülke de Barack Obama döneminde yapılan -JCPOA- İran nükleer anlaşmasına tepki gösteriyor ve bu konuda en büyük desteği de ABD Başkanı Trump’tan alıyorlar.[58] Peki, “düşmanımın düşmanı benim dostumdur” mantığı üzerine kurulu olan bu ilişkinin geleceğinden ne beklenebilir? Çıkarların örtüştüğü bir ortamda, ilişkilerin daha da gelişmesini beklemek son derece makul; ancak bölgedeki diğer aktörlerin hamlelerini ve bu ülkeler üzerindeki etkilerini de yabana atmamak gerekir. Bunlar dışında, Tom Phillips’in Chatham House’daki bir analizinde dikkat çektiği şekilde, her iki devletin de aslında “din ve devletin kutsal ittifakı” olarak tanımlanabilecek şekilde sekülerizm pratiğinden biraz uzak yapıda olmaları da yakınlaşmalarında pozitif rol oynayabilir.[59] DW’den Kersten Knipp ise, Arap dünyasında Saddam Hüseyin ve Beşar Esad gibi laik milliyetçi liderlerin yıllardır İsrail karşıtlığı çizgisinde politika yaparak halklarından destek aldığını hatırlatmakta ve İran konusundaki ortak tehdit algılamalarına ve laik milliyetçilikten uzak yapılarına karşın, bu iki ülke arasındaki ilişkiler hakkında resmi diplomatik düzeye ulaşmadan yorum yapmanın zor olduğuna vurgu yapmaktadır.[60]
Sonuç olarak, İsrail ile Suudi Arabistan arasında son yıllarda adı konmamış garip bir yakınlaşma yaşandığını ortaya koyan bu analizimin derinleştirilmesi için, bu ittifakın başarı şansının bölgesel dinamikler açısından incelendiği başka bir analize ihtiyaç duyulduğunu belirtmem gerekiyor. Ayrıca ABD açısından da, bu işbirliği -hele ki Türkiye ile ilişkiler oldukça sorunlu bir hal almışken- son derece olumlu olacaktır. Türkiye içinse, giderek anti-İran çizgisine kayan bir dış politik ortamda, dengeleri korumanın zor olacağını ama bunun iyi bir algı yönetimi ve akılcı hamlelerle mümkün olduğunu söylemek mümkün. Bunun için de, olaylar karşısında sürüklenmemek ve ilkeli durmak gerekiyor. Bu ilkeler ise; laik ve demokratik rejimlerle daha yakın işbirlikleri kurmak kaydıyla, Türkiye’ye yönelik tehdit oluşturmadıkları sürece dünyadaki her ülke ile dostane ilişkiler geliştirmek ve Arap ve İslam dünyasının iç meselelerinde taraf olmamak olmalıdır.
Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] Hakkındaki BBC profili için; “Saudi Crown Prince Mohammed bin Salman, power behind the throne” (2018), BBC, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/news/world-middle-east-40354415.
[2] “Mohammed bin Nayef kingpin in new Saudi Arabia: country experts” (2015), Middle East Eye, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.middleeasteye.net/news/mohammed-bin-nayef-kingpin-new-saudi-arabia-country-experts-1500997678.
[3] “Muhammed bin Selman Suudi Arabistan’ın yeni veliahdı” (2017), DW Türkçe, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.dw.com/tr/muhammed-bin-selman-suudi-arabistan%C4%B1n-yeni-veliahd%C4%B1/a-39341363.
[4] Marko Langer (2017), “Saudi Arabia’s Mohammed bin Salman: Reformer and hard-liner”, DW, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.dw.com/en/saudi-arabias-mohammed-bin-salman-reformer-and-hard-liner/a-40714307.
[5] Steven A. Cook (2017), “Saudi Arabia’s Untested New Crown Prince: Mohammed Bin Salman Has High Hopes, But Rises to Power at a Dangerous Moment”, CFR, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.cfr.org/blog/saudi-arabias-untested-new-crown-prince-mohammed-bin-salman-has-high-hopes-rises-power.
[6] Anthony H. Cordesman (2017), “U.S. Strategic Interests and the Rise of Prince Mohammed bin Salman”, CSIS, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.csis.org/analysis/us-strategic-interests-and-rise-prince-mohammed-bin-salman.
[7] Bill Law (2016), “The most dangerous man in the world?”, The Independent, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.independent.co.uk/voices/the-most-dangerous-man-in-the-world-a6803191.html.
[8] Sarp Yakut (2017), “Suudi Arabistan’da Yolsuzluk Gözaltıları”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/2017/11/05/suudi-arabistanda-yolsuzluk-gozaltilari/.
[9] F. Gregory Gause III (2018), “Fresh Prince”, Foreign Affairs, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.foreignaffairs.com/articles/middle-east/2018-03-19/fresh-prince.
[10] “Saudi King’s Son Plotted Effort to Oust His Rival” (2017), The New York Times, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.nytimes.com/2017/07/18/world/middleeast/saudi-arabia-mohammed-bin-nayef-mohammed-bin-salman.html.
[11] “Suudi Arabistan’da "kraliyet darbesi" iddiası” (2017), Habertürk, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.haberturk.com/haber/haber/1547250-suudi-arabistan-da-kraliyet-darbesi-iddiasi.
[12] “Saudi king replaces military chiefs in shake-up” (2018), BBC, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/news/world-middle-east-43205593.
[13] “'Suudi Kral Selman tahta veda ediyor'” (2017), Sputnik Türkiye, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201711181031056940-suudi-kral-selman-tahta-veda-ediyor/.
[14] Marko Langer (2017), “Saudi Arabia’s Mohammed bin Salman: Reformer and hard-liner”, DW, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.dw.com/en/saudi-arabias-mohammed-bin-salman-reformer-and-hard-liner/a-40714307.
[15] Marko Langer (2017), “Saudi Arabia’s Mohammed bin Salman: Reformer and hard-liner”, DW, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.dw.com/en/saudi-arabias-mohammed-bin-salman-reformer-and-hard-liner/a-40714307.
[16] F. Gregory Gause III (2018), “Fresh Prince”, Foreign Affairs, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.foreignaffairs.com/articles/middle-east/2018-03-19/fresh-prince.
[17] “Suudi Arabistan'da kadınlara "seçme ve seçilme hakkı" verildi” (2015), Habertürk, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.haberturk.com/haber/haber/1118795-suudi-arabistanda-kadinlara-secme-ve-secilme-hakki-verildi.
[18] Jane Kinninmont (2017), “End of Saudi women driving ban reflects deep changes in society”, BBC, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/news/world-middle-east-41412022.
[19] “Saudi Arabia: How women are making football history” (2018), BBC, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/news/world-middle-east-42656439.
[20] “Saudi Arabia allows women to join military” (2018), BBC, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/news/world-middle-east-43197048.
[21] “Saudi Arabia: Prince says women should decide whether to wear robes, face veils” (2018), DW, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.dw.com/en/saudi-arabia-prince-says-women-should-decide-whether-to-wear-robes-face-veils/a-43043071.
[22] Amir Rawash (2017), “Suudi Arabistan’ın veliaht prensi Muhammed bin Salman kimdir?”, BBC Türkçe, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-40357188.
[23] “Saudi Arabia Lifts Thirty-five-year Ban, Will Open Public Cinemas Next Year” (2017), Haaretz, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.haaretz.com/middle-east-news/saudi-arabia-lifts-ban-off-the-silver-screen-1.5628319.
[24] Mehmet Barlas (2017), “Suudiler yoksa Kemalist devrimlere mi özendi?”, Sabah, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2017/10/26/suudiler-yoksa-kemalist-devrimlere-mi-ozendi. Mehmet Barlas öncesinde bu konuya ben de katıldığım bir televizyon programında dikkat çekmiştim; https://www.youtube.com/watch?v=FXF6vEoiqfs.
[25] “Suudi Arabistan'ın Veliaht Prensi: Ölmeden reformları kendi gözlerimle görmek istiyorum” (2017), BBC Türkçe, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42108228.
[26] Amir Rawash (2017), “Suudi Arabistan’ın veliaht prensi Muhammed bin Salman kimdir?”, BBC Türkçe, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-40357188.
[27] “Full text of Saudi Arabia’s Vision 2030” (2016), Al Arabiya, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://english.alarabiya.net/en/perspective/features/2016/04/26/Full-text-of-Saudi-Arabia-s-Vision-2030.html.
[28] Sarp Yakut (2017), “Kaynak Laneti (Resource Curse) Teorisi”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/2017/08/24/kaynak-laneti-resource-curse-teorisi/.
[29] Bakınız; http://discoverneom.com.
[30] “Suudi Veliaht Prensi: Ilımlı İslam'a dönüyoruz” (2017), Sputnik Türkiye, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201710241030727863-suudi-veliaht-prens-ilimli-islam/.
[31] “Saudi Arabia unveils plans for 'entertainment city' near Riyadh” (2017), BBC, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/news/world-middle-east-39538528.
[32] Jane Kinninmont (2017), “Mohammed bin Salman’s Shakeup Is More Than a Power Play”, Chatham House, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.chathamhouse.org/expert/comment/mohammed-bin-salman-s-shakeup-more-power-play.
[33] “Saudi Arabia signs SoftBank deal to invest up to $200bn in solar” (2018), Financial Times, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.ft.com/content/66277e50-324b-11e8-b5bf-23cb17fd1498.
[34] “Suudi Arabistan'da KDV dönemi başladı” (2018), Sputnik Türkiye, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201801011031642004-suudi-arabistan-kdv/.
[35] “Saudi Crown Prince Warns Will Develop Nuclear Weapon if Iran’s 'New Hitler' Does” (2018), Haaretz, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.haaretz.com/middle-east-news/saudi-crown-prince-says-will-develop-nuclear-bomb-if-iran-does-1.5909847.
[36] Bu videoyu şu linkten izleyebilirsiniz; https://www.youtube.com/watch?v=9selhGBPdek.
[37] Sami Aboudi & Omar Fahmy (2017), “Powerful Saudi prince sees no chance for dialogue with Iran”, Reuters, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.yahoo.com/news/powerful-saudi-prince-sees-no-chance-dialogue-iran-125728865.html.
[38] Sam Bollier (2018), “Saudi Arabia: The crown prince and the generation gap”, DW, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.dw.com/en/saudi-arabia-the-crown-prince-and-the-generation-gap/a-42795556.
[39] “Qatar crisis: What you need to know” (2017), BBC, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/news/world-middle-east-40173757.
[40] Web sitesi için; https://imctc.org/English.
[41] Bethan McKernan (2017), “More than 40 Islamic countries just met and vowed to wipe terrorism off the map”, The Independent, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.independent.co.uk/news/world/middle-east/islamic-countries-terrorism-destroy-isis-muslim-riyadh-saudi-arabia-iran-egypt-syria-lebanon-a8077986.html.
[42] Lizzie Dearden (2017), “Saudi deputy crown prince calls Donald Trump a 'true friend of Muslims' after White House meeting”, The Independent, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.independent.co.uk/news/world/americas/us-politics/saudi-arabia-donald-trump-deputy-crown-prince-mohammed-bin-salman-true-friend-muslims-white-house-a7630546.html.
[43] James Landale (2018), “Why Saudi Crown Prince Mohammed bin Salman's UK visit matters”, BBC, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/news/world-middle-east-43235643.
[44] “Suudi Veliahtı, ABD'yi 'fethetme' seferinde” (2018), Sputnik Türkiye, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://tr.sputniknews.com/abd/201803291032834681-suudi-veliaht-prensi-abd-yi-fethetme-seferinde/. Ayrıca bakınız; https://www.youtube.com/watch?v=bRhHGD4iHPU.
[45] “Saudi Crown Prince 'Humiliated' by Trump's Oval Office Boast of Arms Sales” (2018), Haaretz, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.haaretz.com/middle-east-news/trump-humiliated-saudi-crown-prince-while-boasting-about-arms-sales-1.5938561.
[46] “WSJ: Suudi Prens da Vinci’nin Hz. İsa tablosunu satın aldı” (2017), DW, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.dw.com/tr/wsj-suudi-prens-da-vincinin-hz-isa-tablosunu-satın-aldı/a-41720523.
[47] “Saudi Crown Prince Mohammed bin Salman says Israel has 'right' to Homeland” (2018), DW, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.dw.com/en/saudi-crown-prince-mohammed-bin-salman-says-israel-has-right-to-homeland/a-43229551.
[48] “Saudi Crown Prince Mohammed bin Salman says Israel has 'right' to Homeland” (2018), DW, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.dw.com/en/saudi-crown-prince-mohammed-bin-salman-says-israel-has-right-to-homeland/a-43229551.
[49] Bu oturumu buradan izleyebilirsiniz; https://www.cfr.org/event/regional-challenges-and-opportunities-view-saudi-arabia-and-israel-0.
[50] “Are Saudis buying Israeli drones through South Africa?” (2016), RT, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.rt.com/news/337831-saudis-buy-israeli-drones/.
[51] Toi Staff (2016), The Times of Israel, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.timesofisrael.com/former-saudi-general-visits-jerusalem-meets-israeli-officials/.
[52] “Former Israeli Minister: Israel-Saudi Peace ‘in the Cards’” (2016), The Jerusalem Post, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.jpost.com/Arab-Israeli-Conflict/Former-Israeli-minister-Israel-Saudi-peace-in-the-cards-463348.
[53] “Ending 70-year Ban, Saudi Arabia Allows Flights to Israel Over Its Airspace” (2018), Haaretz, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.haaretz.com/middle-east-news/saudi-arabia-will-allow-flights-to-israel-over-its-airspace-1.5886090.
[54] “Saudi Crown Prince Mohammed bin Salman says Israel has 'right' to Homeland” (2018), DW, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.dw.com/en/saudi-crown-prince-mohammed-bin-salman-says-israel-has-right-to-homeland/a-43229551.
[55] Nicholas Saidel (2016), “Saudi Arabia, the Mediator Israelis and Palestinians Have Been Waiting For?”, Haaretz, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.haaretz.com/opinion/.premium-saudi-arabia-the-mediator-for-israelis-and-palestinians-1.5383758.
[56] Oren Liebermann (2017), “How a mutual enemy is changing Israel-Saudi relations”, CNN, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://edition.cnn.com/2017/11/25/middleeast/israel-saudi-relations/index.html.
[57] “Text: Arab peace plan of 2002” (2005), BBC, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://news.bbc.co.uk/2/hi/middle_east/1844214.stm.
[58] Jonathan Marcus (2018), “Israel and Saudi Arabia: The relationship emerging into the open”, BBC, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/news/world-middle-east-43632905.
[59] Tom Phillips (2013), “Israel and Saudi Arabia: A Suspicious Relationship”, Chatham House, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: https://www.chathamhouse.org/media/comment/view/195535.
[60] Kersten Knipp (2017), “Israel and Saudi Arabia: New best friends in the Middle East?”, DW, Erişim Tarihi: 04.04.2018, Erişim Adresi: http://www.dw.com/en/israel-and-saudi-arabia-new-best-friends-in-the-middle-east/a-41571420.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder