Sayfalar

1 Haziran 2017 Perşembe

Emmanuel Macron’un Kabinesi


Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçtiğimiz günlerde kabinesini açıkladı. Yeni Fransa kabinesi, bazı özellikleriyle dikkat çekti ve genelde Fransa ve uluslararası basında övgü topladı. Bu yazıda, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yeni kabinesini ve 5 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde yapmak isteyeceklerini kısaca okurlarımıza anlatmaya çalışacağım.

Edouard Philippe

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, merkez sol Sosyalist Parti’den (PS) gelip merkez (liberal) çizgide yeni bir siyasal hareket başlatan genç ve yükselişteki bir siyasetçi olarak, Başbakanı konusunda oldukça stratejik ve beklenmedik bir tercih yaptı ve 46 yaşındaki merkez sağ siyasetçi ve hukukçu Edouard Philippe’i bu konuma atadı.[1] Uzun yıllar Le Havre Belediye Başkanı olarak görev yapan ve merkez sağ UMP ve LR (Cumhuriyetçiler) partilerinde Alain Juppé’ye yakın bir isim olarak bilinen Philippe’i Başbakan olarak ataması[2], Macron’un yaklaşan parlamento seçimleri öncesinde yeni kurdurduğu La République en Marche partisinin[3] önünü açmaya yönelik stratejik bir hamle olarak değerlendirilebilir. Zira Macron, bu şekilde partisinin ve Cumhurbaşkanlığının sadece merkez ve merkez sol seçmenler nezdinde değil, merkez sağda da daha yüksek oranda onaylanmasını (meşrulaşmasını) ve sağ tabandan da destek almayı amaçlamaktadır. Ayrıca Napolyon Bonapart’tan beri en genç Fransa lideri olan Macron, Philippe gibi genç siyasetçileri etrafında toplayarak, ülkesinde yeni ve modernleşmeci bir hareket yaratmayı arzulamakta ve bu sayede dünya siyasetinde ve küresel ekonomide Fransa’nın gücünü artırmayı amaçlamaktadır. Brexit sürecinde Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılmasının yaratacağı belirsizlik ortamı da düşünüldüğünde, Macron’un uluslararası finans ve yabancı yatırımcıları ülkesine çekmek için yarattığı bu atmosfer, gayet mantıklı bir zemine oturmaktadır.  

Macron’un kabinesi

Macron’un kabinesinin geri kalanı incelendiğinde; en önemli koltuklar olarak kabul edilebilecek Dış İşleri Bakanlığına François Hollande döneminin Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian’ın, İç İşleri Bakanlığına Lyon Belediye Başkanı merkez sol çizgideki Senatör Gerard Collomb’un, Adalet Bakanlığına merkez siyasetin tanınmış ismi François Bayrou’nun ve Ekonomi Bakanlığına AB yanlısı merkez sağ siyasetçi Bruno Le Maire’in getirildiği görülmektedir.[4] Bu tercihlere bakıldığında da, Macron’un istikrar ve yenilenme arasında bir denge tutturmaya çalıştığı ve merkez sol ve merkez sağdan yapılan devşirmelerle kendisine yakın yeni bir siyasal elit yaratmaya çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu durum, Macron’un Fransa siyasetinde 10 yıl süreyle etkili olmak ve önemli değişim ve dönüşümlere öncülük etmek istediğinin de ispatıdır.

Slyvie Goulard

Ayrıca Macron’un kabinesi kadınlara eşit oranda temsil hakkı vermesiyle de kadın seçmenleri memnun etmiş ve dünyada takdir toplamıştır. Nitekim 22 kişilik kabinenin yarısı kadınlardan oluşmaktadır.[5] Örneğin, kabinedeki en önemli pozisyonlardan biri olan Savunma Bakanlığı’na, Macron, Avrupa Parlamentosu milletvekili ve Bayrou’nun merkez çizgideki partisi MoDem’den (Demokrat Hareket) gelme Sylvie Goulard’ı atamıştır.[6] Goulard’ın[7] Savunma Bakanı olması, cinsiyetçi önyargıları kırmak adına olumlu bir adım olarak görülebilir. Goulard dışında, Spor Bakanlığına atanan Olimpiyat şampiyonu eskrim sporcusu Laura Flessel, Sağlık Bakanlığına atanan Agnès Buzyn, Avrupa İşleri Bakanlığına atanan Marielle de Sarnez ve Çalışma Bakanlığına atanan Murielle Pénicaud en önemli kadın Bakanlar olarak belirtilebilir.[8] Kendisinden yaşça büyük eski öğretmeni Brigitte Macron’la evli olan ve romantik imajıyla da kadınları hayran bırakan Macron, böylelikle kadın seçmenler nezdinde konumunu iyice güçlenmeye ve kadın siyasetçi Marine Le Pen’in önünü kesmeye çalışıyor da olabilir. Fransa’da seçimlere katılımın düşük olduğu da düşünüldüğünde, kadınları politize etme ve siyasete çekme düşüncesi, Fransa’nın ulusal çıkarları ve demokrasisi açısından da olumlu algılanabilecek bir husustur. Ayrıca unutulmamalıdır ki, Fransızlar, 11 Haziran-18 Haziran tarihlerinde milletvekili genel seçimleri için bir kez daha sandık başına gideceklerdir.[9] Bu seçimde partisine ekstradan kazandırabileceği merkez sağ ve kadın oyları, Macron’un partisinin Meclis’te güçlü olmasını ve bu sayede daha rahat ve meşru bir Cumhurbaşkanlığı yapmasını sağlayacaktır.

Macron çifti

Bu gibi olumlu ve sembolik adımların günlük siyasette etkisi -özellikle seçimler öncesinde- hiç de azımsanmayacak oranda yüksek olsa da, Macron’un elbette başarılı bir Cumhurbaşkanlığı için somut politikalara ve olumlu yönde değişimlere ihtiyacı vardır. Bu noktada seçmen açısından en önemli ve Macron’un da aslında en güçlü olduğu konu ise ekonomidir. Ekonomiyi canlandırmak ve Fransa’yı eski ihtişamlı günlerine döndürmek, Macron’un seçim kampanyası döneminde de en sık vurguladığı konu olmuştur. İşsizliğin yüzde 10’u geçtiği (ki bu François Hollande döneminde biraz olsun azaltılmış halidir) ve 25 yaş altı vatandaşlarda işsizlik oranlarının yüzde 25’i bulduğu Fransa’da[10], Mösyö Macron’un ilk yapması gereken icraat, Fransız gençlerine yeni iş imkânları yaratmaktır. Bu doğrultuda, Fransa’ya yeni uluslararası yatırımların çekilmesi ve girişimcileri destekleyecek fon ve teşvikler ilk akla gelen somut politika enstrümanlarıdır. İkinci önemli konu ve siyasi hedef, ekonomik büyümenin yıllardır durduğu ve sürekli stagnasyon halindeki Fransa’da, yeniden Almanya gibi yüzde 2-3’lük ekonomik büyüme oranları yakalamak olmalıdır. Bunun içinse, Fransız firmalarının önceden giremediği yeni pazarlara girmesi ve hâlihazırda var olduğu pazarlardaki konumunu güçlendirmesi gerekmektedir. Hızla gelişen ve zenginleşen Asya kıtasındaki ülkeler, bu noktada Almanya ve Fransa gibi ülkeler için en ideal bölgedir. Yine gelişmekte olan ve Fransa’nın zaten etkili olduğu Afrika, bir diğer önemli yatırım bölgesi olabilir. Zengin Orta Doğu ülkeleri ve Güney Amerika da Fransa’nın konumunu güçlendirmeye çalışabileceği coğrafyalardır. Bunu gerçekleştirmek için, Cumhurbaşkanı Macron’la birlikte Başbakan Philippe ve Dış İşleri Bakanı Le Drian’ın oldukça aktif olmaları gerekmektedir. Üçüncü önemli politik hedef ise, kamu harcamalarının bütçeye oranının çok yüksek olduğu ve verimsiz bir bürokrasinin olduğu Fransa’da bürokrasiyi ıslah etmek ve kamu harcamalarını azaltmak olmalıdır. Bu konuyu gayet iyi bilen Macron, seçim kampanyası döneminde merkez sağcı aday François Fillon’la birlikte bu konuyu defalarca gündeme getirmiştir.

Macron ve Putin

Sonuç olarak, 2017 Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimleri şunu göstermiştir ki, işlerin çok iyi gitmediği zamanlarda seçmenleri aşırı tercihlere (komünizm, aşırı sağ-ırkçılık vs.) yönlendirmemek adına yeni siyasi parti ve hareketlerin kurulması ve yeni liderlere şans verilmesi doğru bir stratejidir. Macron, kendisine verilen bu görevi şimdiye kadar mükemmel bir şekilde gerçekleştirmiştir. Macron, geçtiğimiz hafta katıldığı uluslararası toplantılarda ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Elize Sarayı’nda ağırladığı Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yaptığı görüşmelerde de fazlasıyla özgüvenli bir duruş sergilemiş ve koltuğuna alıştığını göstermiştir. Ancak Macron’un siyasi kaderini belirleyecek asıl konular, ekonomi ve dış politikada önümüzdeki aylarda göstereceği performans ve yapacağı değişimler olacaktır.


Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ


[5] Tüm kabine listesi için; http://www.bbc.com/news/world-europe-39920509.
[7] Hakkında bilgiler için; http://www.sylviegoulard.eu/biographie/.
[9] İlk turda en az yüzde 50 oy alan milletvekili adaylarının doğrudan Ulusal Meclis’e gireceği yarışta, herhangi bir adayın yüzde 50'yi yakalayamadığı seçim bölgeleri için 18 Haziran’da ikinci tur yapılacaktır. İkinci tura ilk turda yüzde 12,5 ve üzerinde oy alan adaylar katılabilecek ve burada en fazla oyu alan aday milletvekili seçilecektir. Bakınız; http://www.haberturk.com/dunya/haber/1498299-fransada-yeni-kabine-belli-oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder