Dünya ekonomisinde ülkelerin ne kadar
paylarının olduğu ve ülke ekonomilerinin büyüme hızları doğrultusunda gelecekte
ne kadar etkili olabilecekleri, ekonomi dergilerinin en çok önem verdiği
konulardandır. 2015 yılı itibariyle İMF verilerine dayanarak dünya ekonomisine
baktığımızda ise, karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır;
1.
Gayrisafi Milli Hasıla (Gross Domestic Product):
Gayrisafi milli hasıla açısından dünya
ekonomisine bakıldığında; Amerika Birleşik Devletleri’nin 18.125 milyar dolar
ile dünya ekonomisinin zirvesinde olduğu, Çin Halk Cumhuriyeti’nin ise son 20
yıldaki büyük atağıyla 11.212 milyar dolar ile ikinci sırada yer aldığı
görülmektedir. Listedeki ilk 20 sıralaması ise şöyledir; üçüncü sırada Japonya
(4.210 milyar dolar), dördüncü sırada Almanya (3.413 milyar dolar), beşinci
sırada Birleşik Krallık (2.853 milyar dolar), altıncı sırada Fransa (2.470
milyar dolar), yedinci sırada Hindistan (2.308 milyar dolar), sekizinci sırada
Brezilya (1.904 milyar dolar), dokuzuncu sırada İtalya (1.843 milyar dolar),
onuncu sırada Kanada (1.615 milyar dolar), onbirinci sırada Güney Kore (1.435
milyar dolar), onikinci sırada Avustralya (1.252 milyar dolar), onüçüncü sırada
Meksika (1.232 milyar dolar), ondördüncü sırada İspanya (1.230 milyar dolar),
onbeşinci sırada Rusya Federasyonu (1.176 milyar dolar), onaltıncı sırada
Endonezya (896 milyar dolar), onyedinci sırada Türkiye (753 milyar dolar),
onsekizinci sırada Hollanda (749 milyar dolar), ondokuzuncu sırada İsviçre (688
milyar dolar) ve yirminci sırada Suudi Arabistan (649 milyar dolar) yer
almaktadır. Listede gelişmiş Batı (Kuzey Amerika ve Batı Avrupa) ülkelerinin
ağırlığı dikkat çekerken, Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan, Meksika ve Brezilya’nın
nüfus fazlalığının da etkisiyle ön sıralara gelebildikleri, Suudi Arabistan’ın
enerji kaynakları sayesinde hep üst sıralarda kalabildiği, Rusya Federasyonu’nun Batı'nın ekonomik izolasyonlarına rağmen bölgesel bir güç olmayı sürdürdüğü, İsviçre’nin doğrudan yabancı yatırım ve
gelişmiş bankacılık sistemi nedeniyle oldukça iyi durumda olduğu, Güney Kore ve Türkiye
gibi orta ölçek ülkelerin ise gelişen dinamik ekonomileri sayesinde -orta ölçekte ülkeler olmalarına rağmen- listede üst sıralarda yer aldıkları görülmektedir.
2.
Satın Alma Gücü Paritesi (Purchasing Power Parity):
Satın alma gücü paritesi[1] açısından sıralamaya bakıldığında ise; Çin Halk Cumhuriyeti’nin 18.976 milyar dolar ile dünyada ilk sırada yer aldığı ve ABD’nin 18.125 milyar dolar ile ikinci sırada kaldığı görülmektedir. Listedeki ilk 20 sıralaması ise şöyle olmuştur; Hindistan (3), Japonya (4), Almanya (5), Rusya Federasyonu (6), Brezilya (7), Endonezya (8), Birleşik Krallık (9), Fransa (10), Meksika (11), İtaly (12), Güney Kore (13), Suudi Arabistan (14), Kanada (15), İspanya (16), Türkiye (17), İran İslam Cumhuriyeti (18), Avustralya (19) ve Tayvan (20).
Satın alma gücü paritesi[1] açısından sıralamaya bakıldığında ise; Çin Halk Cumhuriyeti’nin 18.976 milyar dolar ile dünyada ilk sırada yer aldığı ve ABD’nin 18.125 milyar dolar ile ikinci sırada kaldığı görülmektedir. Listedeki ilk 20 sıralaması ise şöyle olmuştur; Hindistan (3), Japonya (4), Almanya (5), Rusya Federasyonu (6), Brezilya (7), Endonezya (8), Birleşik Krallık (9), Fransa (10), Meksika (11), İtaly (12), Güney Kore (13), Suudi Arabistan (14), Kanada (15), İspanya (16), Türkiye (17), İran İslam Cumhuriyeti (18), Avustralya (19) ve Tayvan (20).
3.
Reel Ekonomik Büyüme (Real GDP Growth):
Ekonomik
büyüklük ve gelişmişliğin gelecek yıllardaki durumu hakkında fikir sahibi olmak
adına bakılabilecek reel ekonomik büyüme hızı açısındansa, dünya sıralaması şöyle
olmuştur: Birinci sırada, yıl içerisinde yüzde 19,3 gibi inanılmaz bir ekonomik
büyüme oranı yakalayan Papua Yeni Gine yer almaktadır. Son dönemde doğalgazını LNG
olarak Asya ülkelerine arz etmeyi başaran bu ülke, bu sayede inanılmaz büyüme
oranları yakalamış ve dünyada adından söz ettirir olmuştur.[2]
İkinci sırada yüzde 9,2 oranında büyüyen Demokratik Kongo Cumhuriyeti, üçüncü
sırada ise yüzde 9 oranında büyüyen Türkmenistan yer almaktadır. Listedeki ilk
20 şöyle sıralanmıştır; Etiyopya (4), Myanmar (5), Fildişi Sahili (6), Çad (7),
Bhutan (8), Hindistan (9), Lao Demokratik Halk Cumhuriyeti (10), Tanzanya (11),
Kamboçya (12), Katar (13), Ruanda (14), Kenya (15), Çin Halk Cumhuriyeti (16),
Zambiya (17), Filipinler (18), Cibuti (19) ve Mozambik (20).[3]
Listede ilk sıralarda gelişmekte olan Afrika ve Asya ülkelerinin yer alması,
dünya ekonomisinin geleceğinde daha eşit ve adil bir düzenin kurulması adına
umut verirken, bu durumun aslında yoğun göçlerin durdurulması ve terörizm
faaliyetlerinin azaltılması adına, gelişmiş ekonomisi olan ülkelere de faydalı
olduğu söylenebilir. Zira dünyada ekonomik açıdan çökmüş ülkelerin artması, bu
ülkelerdeki sorunların artık -küreselleşme çağında- gelişmiş ülkelere ve tüm
dünyaya da yayılmasına neden olmaktadır. Türkiye’nin ise bu listede ilk
sıralarda yer alamaması, ekonominin yavaşlama trendine girdiğini göstermekte ve
gelecek adına çok iyimser tahminler yapmayı zorlaştırmaktadır.
Yrd.
Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ
[1] Satın alma gücü paritesi,
ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılaşmasını ortadan kaldıran para birimi
dönüştürme oranıdır. Eldeki toplu bir para, parite oranı ile farklı bir para
birimine dönüştürüldüğünde, tüm ülkelerde aynı sepetteki mal ve hizmetler satın
alınabilir. Mutlak satın alma paritesi, iki ayrı ülkede bir ürün grubunun
(özellikle TÜFE’nin) belirlenen kurda fiyatlarının eşitlenmesi demektir. Nispi
satın alma paritesi ise, iki farklı ülkede aynı ürün grubunun yıllar içinde
fiyatlarındaki değişim hızının belirlenen kurda birbirine eşit olmasıdır.
Detaylar için; https://tr.wikipedia.org/wiki/Sat%C4%B1n_alma_g%C3%BCc%C3%BC_paritesi.
[2] Bu konuda bir yazı için; http://thediplomat.com/2015/01/png-the-worlds-biggest-grower-in-2015/.
[3] Tüm veriler buradan kontrol
edilebilir; http://knoema.com/IMFWEO2015Apr/imf-world-economic-outlook-weo-april-2015.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder