Sayfalar

9 Eylül 2014 Salı

IŞİD Nedir ve Ne İstiyor?


Irak-Şam İslam Devleti ya da kısa ve yaygın bilinen adıyla IŞİD, Suriye ve özellikle Irak’ta son aylarda vahşi katliamlarıyla gündeme gelen ve sansasyon yaratan bir terör örgütüdür. Türk diplomatları ve Konsolosluk çalışanlarını kaçırması, Irak Ordusu’nu darmadağın ederek Musul şehrini ele geçirmesi ve Şii Türkmenler, Hıristiyanlar ve Ezidilere yönelik katliamlar gerçekleştirmesi gibi olaylarla dünya gündemine oturan örgüt, sonradan İslam Devleti (İD) adını almıştır. Örgüt, son haftalarda daha çok kaçırdığı Amerikalı gazetecilerin kafalarını keserek idam ederken çekilmiş görüntüleri internet üzerinden yayınlamasıyla gündeme gelmiş ve dünya kamuoyunda büyük nefret uyandırmıştır.[1] Bu olayların ardından, 9 Ağustos tarihinden başlayarak ABD Ordusu ve İngiliz SAS komandoları, örgüte yönelik kısıtlı askeri müdahaleler (daha çok hava operasyonu şeklinde) gerçekleştirmişlerdir.[2] IŞİD, kendisini radikal İslamcı bir ideolojik temele oturtmaya çalışmasına karşın, örgütün mantık dışı hareket ve aşırıya kaçan şiddet kullanımı, aslında bu örgütün dini temelden ziyade jeopolitik-siyasi hedeflere hizmet eden bir paravan yapı olduğunu akla getirmektedir. Bu yazıda IŞİD örgütü hakkında bazı temel bilgileri sizinle paylaşarak, dünya kamuoyunda IŞİD’in yapısı ve hedefleri hakkında yazılanları özetlemeye çalışacağım.
Sanılanın aksine IŞİD yeni kurulmuş bir terör örgütü değildir. ABD'nin 2003 yılındaki uluslararası bir karara dayanmayan Irak işgali sonrasında, 2004 yılında Ürdünlü Ebu Musab el Zerkavi tarafından “Tevhid ve Cihad” adıyla kurulan örgüt, ilerleyen yıllarda El Kaide şemsiyesi altına girdiğini açıklayarak adını Mezopotamya El Kaide’si ya da Irak El Kaide’si olarak farklılaştırmış olan Selefilik inancına dayalı bir yapılanmadır.[3] Örgüt, kendinden çok daha küçük boyutta olan Jaysh el-Fatiheen, Jeish el-Taiifa el-Mansoura, Katbiyan Ansar el-Tevhid vel Sunnah ve Jund el-Sahaba (Sahabelerin Askerleri) gibi savaşçı ve gözüpek grupların kayıtsız şartsız desteğini alırken, El-Kaide gibi geniş tabanlı bir örgütün de tam desteğine sahiptir.[4] Örgütün temel amacı; Irak ve Suriye topraklarının özellikle kuzey kesiminde Sünni Araplar, Türkmenler ile Kürtlerin ağırlıklı olarak yaşadıkları topraklarda Selefi İslam yorumuna dayalı bir Şeriat devleti kurmaktır.[5] Prof. Dr. Ata Atun’a göre ele geçirdiği şehirlerdeki maddi zenginlikleri o şehirlerin sakinleri ile paylaştığı için halkın tam desteğini alan örgüt, bu sayede varlığını kalıcı bir şekilde sürdürmeyi başarmış durumdadır.[6]
2004-2010 döneminde daha çok varlığını oluşturan ve sağlamlaştıran örgüt için ilk dönüm noktası; 2010 yılında ABD Ordusu’nun örgüt lideri Ebu Ömer El Bağdadi ile yardımcısı Ebu Hamza El Muhacir’i düzenlediği bir operasyonla öldürmesinin ardından, liderliği Ebu Bekir El Bağdadi’nin üstlenmesiyle olmuştur.[7] Örgütte liderliğini kabul ettiren Bağdadi başa geçtikten sonra, örgütün gücü ve militan sayısı istikrarlı bir şekilde artmıştır. Geçtiğimiz haftalarda kendisini İslam dünyasında halife ilan etmesi ve basına sızdırılan konuşmalarıyla gündeme gelen Bağdadi, Amerikan hükümetine göre halen Suriye’de yaşamakta ve örgütün saldırılarını planlamaktadır.[8] Örgüt için ikinci önemli dönüm noktası; 2011 yılında ABD Ordusu’nun Irak’tan çekilmesi olmuştur. Örgüt, bu sayede faaliyet alanını genişletmiş ve aşırı şiddet kullanımı yoluyla halka korku salarak, kısa sürede Suriye ve Irak’ta Sünni gruplar içerisinde güçlenmeye başlamıştır.[9] Örgüt için üçüncü önemli dönüm noktası ise, kuşkusuz büyük umutlarla başlayan ancak kısa sürede hüsrana dönüşen Arap Baharı süreci olmuştur. Arap Baharı’nın Suriye’ye sıçraması ve Suriye devletinin zayıf yapısı nedeniyle ülkenin yarısında kontrolü kaybetmesinin neticesinde, IŞİD, Suriye’de çok geniş bir alana hükmetmeye ve buradan Irak’a yönelik saldırıları da koordine etmeye başlamıştır.[10] Bu noktada Suudi Arabistan ve Katar gibi Körfez ülkeleri ve Türkiye’nin, Esad rejimini devirmek adına radikal grupların da yer aldığı muhalefete destek sağlaması, kuşkusuz IŞİD için önemli bir dayanak noktası oluşturmuştur. IŞİD için dördüncü önemli dayanak noktası ise; Irak’ta Nuri El Maliki hükümetinin Sünni gruplara yönelik geliştirdiği yanlış politikaların, örgütü dindar Sünni halk nezdinde muteber hale getirmesi olmuştur.[11] Bu sayede örgüt Irak’ta da geniş bir destekçi tabanına ulaşmış ve birçok şehri ele geçirmiştir.
Örgütün gelir kaynakları konusunda da çeşitli iddialar bulunmaktadır. CFR’den Zachary Laub’a göre; görünürde siyasal-dini bir örgüt olmasına karşın, aslında IŞİD bir suç örgütü gibi çalışmakta ve temel gelir kaynaklarını haraç, kaçakçılık ve diğer suç türleri oluşturmaktadır.[12] Örgütün Irak ve Suriye’de banka soygunları, adam kaçırma ve gasp gibi faaliyetlerle kendisine kaynak yarattığı ifade edilmektedir. IŞİD, bugün, dünyanın dört bir yanından gelmiş (Çeçenistan, Afrika, Pakistan, Afganistan, Libya hatta Avrupa ülkeleri) ve Selefi İslam’a dayalı bir Şeriat devleti kurmayı ortak hedef olarak gören militanlardan oluşmaktadır. IŞİD’in Suriye’deki silahlı savaşçılarının sayısının 5-6 bin, Irak’taki savaşçılarının sayısının ise 10 binin üzerinde olduğuna dair analizler yapılmaktadır. Bu militanlar arasında çok sayıda Türk vatandaşının olduğu da vurgulanmaktadır. IŞİD’in silah ihtiyacını nasıl karşıladığına dair yapılan analizlerde ise, ABD Ordusu’nun Irak’taki depolarından çalınan silahlar ile aralarında Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve hatta ABD’nin de bulunduğu ülkelerce Suriye muhalefetine gönderilen silahların önemli birer unsur olduğu değerlendirilmektedir.[13]
Şimdilerde IŞİD’in kontrolünde olan Irak ve Suriye’deki geniş coğrafya
Örgütün ideolojisi dünya kamuoyuna Şeriat hukukuna dayalı bir İslam devleti kurmak gibi yansıtılsa da[14], bunun sadece halka kendisini kabul ettirmek için bir araç olarak kullanıldığı vurgulanmalıdır. IŞİD’in görünürde olan esas hedefi; Irak ve Suriye’de Batı karşıtı ve Sünni hakimiyetine dayalı bir düzen oturtmak ve bölgeyi farklı dini gruplardan (Alevi-Nusayri, Hıristiyan, Şii, Ezidi) temizlemektir. Örgüt bu noktada katı bir Şeriat hukukunu savunmakta, kız-erkek ayrı eğitimi desteklemekte, kadınlara örtünmeyi zorunlu kılmakta, müziği yasaklamakta ve Ramazan ayında oruç tutulmasını zorunlu tutmaktadır. Aslında Türkiye’de ve dünyada birçok siyasal İslamcı düşünür ve partinin de savunduğu fikirlerin IŞİD örneğindeki farkı, bunların kılıç zoruyla gerçeğe dönüştürülmesidir.[15] Eski bir MI6 çalışanı olan gazeteci-yazar Alastair Crooke’a göre; örgütün gizli ve uzun vadeleri hedefleri arasında Suudi Kraliyet ailesinin yerine geçerek, Suudi Arabistan ve Körfez coğrafyasında kontrol sağlamak da vardır.[16] Örgüte kimin destek olduğu da bugüne kadar açıklanamamış büyük bir muammadır. Bu noktada, örgütün Kürt gruplarla ciddi anlamda çatışmaya girmemiş olması ve katliamlarını daha çok Türkmen, Hıristiyan ve Ezidilere yönelik gerçekleştirmesi, örgütün Irak’ın kuzeyinde bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasına zemin sağlamak için kurulmuş suni bir yapı olduğu iddialarını gündeme getirmektedir. Zira IŞİD’e karşı bölgesini savunmak zorunda kalan Kürdistan Bölgesel Yönetimi, artık tam anlamıyla bağımsız bir devlet gibi davranmakta ve Batı ülkelerinden satın aldığı yeni silah ve teçhizatlarla Peşmerge Ordusu’nu güçlendirmektedir.  Hatırlanacağı üzere kısa bir önce İsrail de bu devleti tanımaya hazır olduğunu dünyaya duyurmuştu. Komplo teorilerinin havada uçuştuğu bu konuda yine de sağlıklı bir fikir söyleyebilmek şu an için mümkün gözükmemektedir.
Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse; IŞİD’in arkasındaki güç her ne olursa olsun, örgütün şu ana kadar yaptığı şeylerin en çok İslam dinine ve Müslümanlara zarar verdiği ve bölgeye yönelik olası Batı müdahalelerini dünya kamuoyunda meşrulaştırdığı görülmektedir. Bu anlamda IŞİD’in, tüm o Batı düşmanı görüntüsünün altında, aslında Batı merkezli birtakım yapılarca desteklenmiş olabileceği iddiası sıradan bir komplo teorisinden çok daha güçlü bir temele oturmaktadır. Zira IŞİD sayesinde, ekonomik krizdeki Batı dünyasının savunma sanayiinde yeni bir canlanma yaşanmakta ve bölgeye yönelik operasyonlara başta Müslümanlar olmak üzere dünyadaki her kesim destek verir hale gelmektedir. Müslüman ülkelerde laik devlet yapısının oturmamış olması, dahası varolan tek başarılı örneğin (Türkiye ve Kemalizm) çökertilmeye çalışılması, kuşkusuz bu noktada Batı müdahaleciliğini haklı bir noktaya taşımaktadır. Bu nedenle İslam dünyasındaki ülkelerin laik-demokratik devlet sistemi ve yaşam biçimi konusundaki gerikalmışlığının, maalesef bağımsız ve güçlü siyasal aktörler olmalarını da engellediği, yapılan analizlerde mutlaka vurgulanmalıdır.


Yrd. Doç. Dr. Ozan Örmeci

[1] “What ISIS, an al-Qaeda affiliate in Syria, really wants”, The Economist, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: http://www.economist.com/blogs/economist-explains/2014/01/economist-explains-12#sthash.NXeBJmBk.dpuf.
[2] Bu konuda bir değerlendirme için; Tansi, Deniz (2014), “ABD’nin IŞİD Operasyonu”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/abdnin-isid-operasyonu/.
[3] Göktürk, Tüysüzoğlu (2014), “IŞİD Ne Yapmaya Çalışıyor?”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/isid-ne-yapmaya-calisiyor/.
[4] Atun, Ata (2014), “IŞİD Kim ve Ne Yapmak İstiyor (1)”, Avrupa Gazete, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: https://www.avrupagazete.com/ata-atun/84108-isid-kim-ve-ne-yapmak-istiyor-1.html.
[5] Göktürk, Tüysüzoğlu (2014), “IŞİD Ne Yapmaya Çalışıyor?”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/isid-ne-yapmaya-calisiyor/.
[6] Atun, Ata (2014), “IŞİD Kim ve Ne Yapmak İstiyor (1)”, Avrupa Gazete, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: https://www.avrupagazete.com/ata-atun/84108-isid-kim-ve-ne-yapmak-istiyor-1.html.
[7] Göktürk, Tüysüzoğlu (2014), “IŞİD Ne Yapmaya Çalışıyor?”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/isid-ne-yapmaya-calisiyor/.
[8] Laub, Zachary (2014), “Islamic State in Iraq and Syria”, Council on Foreign Relations, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: http://www.cfr.org/iraq/islamic-state-iraq-syria/p14811.
[9] Laub, Zachary (2014), “Islamic State in Iraq and Syria”, Council on Foreign Relations, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: http://www.cfr.org/iraq/islamic-state-iraq-syria/p14811.
[10] “What ISIS, an al-Qaeda affiliate in Syria, really wants”, The Economist, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: http://www.economist.com/blogs/economist-explains/2014/01/economist-explains-12#sthash.NXeBJmBk.dpuf.
[11] Laub, Zachary (2014), “Islamic State in Iraq and Syria”, Council on Foreign Relations, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: http://www.cfr.org/iraq/islamic-state-iraq-syria/p14811.
[12] Laub, Zachary (2014), “Islamic State in Iraq and Syria”, Council on Foreign Relations, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: http://www.cfr.org/iraq/islamic-state-iraq-syria/p14811.
[13] Göktürk, Tüysüzoğlu (2014), “IŞİD Ne Yapmaya Çalışıyor?”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/isid-ne-yapmaya-calisiyor/.
[14] “Viewpoint: ISIS goals and possible future gains”, BBC, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: http://www.bbc.com/news/world-middle-east-27801680.
[15] “ISIS: The first terror group to build an Islamic state?”, CNN, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: http://edition.cnn.com/2014/06/12/world/meast/who-is-the-isis/.
[16] Crooke, Alastair (2014), “Middle East Time Bomb: The Real Aim of ISIS Is to Replace the Saud Family as the New Emirs of Arabia”, The Huffington Post, Erişim Tarihi: 09.09.2014, Erişim Adresi: http://www.huffingtonpost.com/alastair-crooke/isis-aim-saudi-arabia_b_5748744.html.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder